Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/9371 E. 2021/699 K. 01.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/9371
KARAR NO : 2021/699
KARAR TARİHİ : 01.02.2021

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı vekili, davaya konu taşınmazın tapu maliki …’in 1930 yılında vefat ettiğini, mirasçılarının davaya konu taşınmaza hiç zilyet olmadıklarını, tapu kaydında muhdesat şerhi sahibi olan … isimli kişinin zilyet ve tasarrufundayken 21.05.2010 tarihli sözleşmeyle davacıya devredildiğini, bu nedenle öncelikle TMK’nin 713/2 maddesi gereği tapu maliki öldüğünden, davacıya satış yapan ve tapu kaydında evin sahibi olarak görünen …’un ve sonrasında da davacının zilyetliğine dayanarak davaya konu taşınmazın tapu kaydının iptaliyle davacı adına tescilini talep etmiştir.
Davalı mirasçı …, davanın reddini savunmuş, diğer mirasçılar davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, tapulu taşınmazın harici satımının geçersiz olduğu, 1968 yılındaki kadastro çalışmalarında taşınmaz üzerindeki evin …’a ait olduğunun tapuya şerh edildiği, 10 yıllık süre içinde …’nin şahsi hakkını kullanmadığı, taşınmaz malikinin belli olduğu, taşınmazın zilyetlikle edinimi mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nin 713/2. maddesinde yazılı “ölüm” hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde harici satış nedeniyle önceki zilyedin zilyetliğine dayanan tapu iptal tescil davasıdır.
Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanun’un açıkça izin verdiği hallerden biri de, TMK’nin 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir.
Somut olaya gelince, davaya konu 296 ada 19 parselde kayıtlı 56,10 m2 arsa vasıflı taşınmazın davalılar murisi Süleyman oğlu … adına kadastro yoluyla 20.11.1968 yılında tescil edildiği, taşınmaz üzerindeki evin … oğlu …’a ait olduğunun şerh düşüldüğü, kadastro tespitine ilişkin tutanak incelendiğinde, taşınmazın …’in senetsizden zilyet ve tasarrufunda iken ölümü ile tasarruf durumunun mirasçılarına geçtiği, davaya konu parselin 20.12.1965 tarihli noter senediyle mirasçılardan …’in, dava dışı … isimli kişiye sattığı, …’un da 20.01.1967 tarihli noter senediyle taşınmazı arsa olarak dava dışı …’a sattığı, …’un aynı senetle dava konusu taşınmazı tapuda lehine şerh bulunan …’a sattığının anlaşıldığı, dosyada yer alan veraset ilamına göre, tapu maliki …’in 17.10.1930 yılında vefat ettiği, eldeki davanın ise 08.10.2010 tarihinde açıldığı, davacı tarafından dosyaya sunulan 21.05.2010 tarihli muhtar senedine göre, dava dışı …’tan bedeli karşılığı taşınmaz üzerindeki iki katlı ev ve bir adet işyerinin davacı tarafından satın alındığı anlaşılmaktadır.
Dosya içinde yer alan tapu kayıtları, tapulama tutanakları, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre, taşınmazın arsa vasfıyla dava dışı …’a satıldığı, …’un davaya konu taşınmaza ev ve işyeri inşa ederek 2005 yılına kadar zilyet olarak tasarruf ettiği,2005 yılından sonra ise taşınmazı kiraya vermek suretiyle kullandığı,…’un davaya konu yeri 21.05.2010 tarihinde davacıya haricen sattığı, her ne kadar tapulu taşınmazın harici satışı TMK’nin 706, 6098 sayılı TBK’nin 237, (818 sayılı BK’nin 213), 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 26 ve Noterlik Kanunu’nun 60 ve 89. maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz ve satın alana herhangi bir hak bahşetmez ise de, davacının ilk isteminin TMK’nin 713/2 maddesindeki ölüm nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğu, kayıt malikinin 1930 yılında öldüğü, taşınmaza ait tapulama tutanağının kesinleştiği 20.11.1968 tarihi ile dava tarihi olan 08.10.2010 tarihine kadar 20 yıllık sürenin geçtiği, haricen satın alma nedeniyle önceki zilyedin zilyetlik süresiyle beraber davacı lehine kazanma koşullarının da oluştuğu anlaşıldığından, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 388/4. (HMK madde 297/ç) ve 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.