YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/8757
KARAR NO : 2019/7066
KARAR TARİHİ : 10.07.2019
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacılar, maliki oldukları 7113 ada 17 parsel sayılı taşınmaza davalıların duvar örmek ve yapı inşa etmek suretiyle müdahalede bulunduklarını, kendilerinin taşınmazdan yararlanamadıklarını ileri sürerek elatmalarının önlenmesine ve yapıların yıkılmasına karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, uzun süredir taşınmazı kullandıklarını, imar uygulaması sonucu davacıların malik olduğunu, önceki imar uygulamasına karşı idari yargıda açtığı davayı kazandıklarını, yeniden yapılan imar işleminin iptali için de dava açtıklarını, yıkıma karar verileceği halde bina bedelinin depo edilmesi gerektiğini ayrıca imar işlemine karşı açılan dava sonucunun da beklenilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar Yargıtay 1. Hukuk Dairesince “… mahkemece yapılan keşif sonucu, çekişme konusu muhtesatların imâr öncesi hangi kadastral parsel içinde kaldığı, davalı tarafın ilgili kadastral parselde korunmaya değer bir hakkının bulunup bulunmadığı belirlenmeden sonuca gidilmiştir. Hal böyle olunca; mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda yeniden keşif yapılarak çekişmeye konu muhtesatların imar öncesi hangi kadastral parsel içinde kaldığı ve imâr parselinin öncesi kadastral parsellerinin sınırlarının denetime olanak verecek şekilde krokide gösterilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir….” gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda ilk imar işlemi öncesi taşınmaza inşa edilen bir yapı bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen karar, davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeli, arsa nitelikli 790m² büyüklüğündeki 7113 ada 17 parsel sayılı taşınmazın davacılar adına kayıtlı olduğu, taşınmazda davalılara ait yapı bulunduğu, taşınmazın geldisinin 392 ada 13, 14 ve 15 parsel sayılı taşınmazlar olduğu, bu taşınmazlarda davacıların kayıt maliki olmadığı ancak davalı …’in paydaş olduğu, davaya konu yapının 14 parsel sayılı taşınmazın sınırlarında kaldığı, taşınmazlarda 03.03.1999 tarihinde 1. imar işleminin yapılarak 7113 ada 3 parsel ile muhtelif parsellere ifraz edildiği, 3 parsel sayılı taşınmazın davacılar adına tescil edildiği, bu imar işlemine karşı davalı … tarafından … 1.İdare Mahkemesi’nde açılan dava sonucunda imar işleminin iptaline karar verildiği, 28.01.2009 tarihinde 2.imar uygulamasının yapılarak davaya konu 17 parsel sayılı taşınmazın davacılar adına tescil edildiği, yapının ise bilirkişi raporlarına göre 1.imar uygulamasında bulunmadığı ancak 2.imar uygulaması zamanında bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, tapu kaydının illeti ve sebebi sayılan idari işlemin iptal edilmesi halinde, bu suretle oluşan kayıtların yolsuz tescil durumuna düşeceği, öte yandan idari işlemi iptal eden İdari Yargı kararının niteliği itibariyle önceki kayıtları kendiliğinden ihyâ etmeyeceği kuşkusuzdur.
Somut olaya gelince; davalı … tarafından … 3. İdare Mahkemesinin 2009/814 Esas sayılı dava dosyası ile imar işleminin iptali istemi ile dava açıldığı, mahkemece 30.12.2009 tarihli ve 2009/2224 Karar sayılı kararla davada süreaşımı bulunduğu gerekçesiyle esasının incelenmesine olanak bulunmadığına karar verildiği, kararın Danıştayın 12.02.2013 tarihli ve 2010/6814 Esas, 2013/727 Karar sayılı kararı ile onanmasına karar verildiği, davalı … tarafından kararın düzeltilmesi istenilmesi üzerine anılan Dairece 24.02.2015 tarihli ve 2014/112 Esas, 2015/1044 Karar sayılı karar ile davanın süresinde açıldığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verildiği, mahkemece kararda direnildiği, davanın derdest olduğu anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca, davalı … tarafından … 3. İdare Mahkemesinin 2009/814 Esas sayılı dava dosyası ile imar işleminin iptali istemi ile açılan davanın kesinleşmesinin beklenilmesi, imar işlemi iptal edildiği takdirde, imar parseli imar işleminin iptal edilmesi sebebiyle ortadan kalktığına göre; öncelikle geri dönüşüm veya yeni bir imar uygulaması işleminin uygulanıp uygulanmayacağının beklenilmesi, iptal edilmediği takdirde sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 10/07/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.