Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/8519 E. 2021/4474 K. 27.05.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/8519
KARAR NO : 2021/4474
KARAR TARİHİ : 27.05.2021

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda İstanbul Anadolu 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.01.2017 tarihli ve 2015/174 Esas, 2017/17 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine, İlk Derece Mahkemesi kararının (gerekçe düzeltilmek suretiyle) kaldırılmasına, davacının davasının reddine şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı vekili vekil edeninin dava konusu 1897 ada 43 parsel sayılı taşınmazı 03.09.2010 tarihinde tapudan satış suretiyle edindiğini, anılan taşınmaz üzerinde Hatime Ali Cami adında bir adet cami bulunduğunu, müvekkilinin sözü edilen taşınmaz üzerinde bulunan ve hiçbir yasal dayanak olmadan uzun süreden beri taşınmazı kullanan davalı … Başkanlığına noterden ihtarname göndererek ihtarın tebliğinden itibaren 15 gün içinde taşınmazın tahliyesini talep ettiği halde, davalının gönderdiği cevabi ihtarname ile kendilerinin camiye yalnızca din görevlisi görevlendirmiş olduklarını, camiyi malik sıfatıyla zilyet etmediklerini bu nedenle tahliye ve ecrimisil talebinin kabul edilmeyeceğini bildirdiklerini, davalıya daha sonra aynı hususları içeren başka bir ihtarnamenin de sonuçsuz kaldığını açıklayarak, taşınmazın davalı tarafından haksız işgali nedeniyle, davalıya Kocaeli 5. Noterliğinin 27.01.2011 tarihli ve 2535 yevmiyeli ihtarının tebliğinden itibaren ecrimisil ödemesi için verilen 15 günlük sürenin bitim tarihi olan 16.02.2011 tarihinden itibaren başlamak ve fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere 20.000,00 TL ecrimisilin davalıdan tahsilini talep etmiş, daha sonra ecrimisil talep miktarını arttırarak 128.049,00 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı … vekili davacının aynı taşınmazla ilgili olarak ecrimisil talebiyle vekil edeni aleyhine İstanbul Kartal 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/286 Esas sayılı dosyasında ve İstanbul Anadolu 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/42 Esas sayılı dosyasında dava açmış olduğunu ve bu nedenle derdestlik itirazlarının bulunduğunu, sözü edilen taşınmaz üzerindeki caminin önceki hayırsever malikleri tarafından yaptırıldığını, taşınmazın imar planında dini tesis alanı içinde kaldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yerel Mahkemece, dava konusu taşınmaz üzerindeki caminin, davalı … Başkanlığına devredilmediği, sadece camiye dini görevli atandığı, davacının, taşınmazı önceki malikleri tarafından kendi arsalarına yapılan cami ile birlikte satın almış olduğu, davacının taşınmazının bir kısmında bulunan ve Diyanet İşleri Başkanlığına devredilmeyen camiden dolayı ecrimisil talep edemeyeceği şeklindeki gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olup karara karşı davacı vekilince istinaf talebinde bulunulması ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından davacının istinaf başvurusunun reddi ile kararın gerekçesinde hata edildiğinden HMK’nin 353/(1)-b.2 maddesi gereğince gerekçe düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla, davacının istinaf başvurusunun reddine, İstanbul Anadolu 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/174 Esas, 2017/17 Karar sayılı ve 20.01.2017 tarihli kararının kaldırılmasına, davacının davasının reddine karar verilmesi üzerine, bu defa davacı vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı davacı vekili tarafından temyiz isteğinde bulunulmuştur.
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
633 sayılı … Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 35. maddesinde (Değişik: 31/7/1998 – 4379/1 mad.) “Cami ve mescitler Diyanet İşleri Başkanlığının izni ile ibadete açılır ve Başkanlıkça yönetilir. Hakiki ve hükmi şahıslar tarafından yapıldığı halde izinli veya izinsiz olarak ibadete açılmış bulunan cami ve mescitlerin yönetimi üç ay içinde Diyanet İşleri Başkanlığına devredilir. Diyanet İşleri Başkanlığınca buralara imkanlar nispetinde kadro tahsis edilir. Kadro tahsis edilinceye kadar buralarda görev yapanların mesleki ehliyetleri ile ilgili esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.” şeklinde düzenleme gereğince camilerin yönetimi ve camilere dini görevli atanması görev ve yetkisi Diyanat İşleri Başkanlığına aittir.
Somut olayda davalı … da az yukarıdaki yasa hükmü ile verilen görev ve yetkiyi kullanarak dava konusu taşınmaz üzerindeki camiye din görevlisi atadığına göre bu taşınmaz üzerindeki cami yönünden tasarrufta bulunduğu, pasif dava ehliyetinin bulunduğu ve dolayısıyla ecrimisilden sorumlu olduğunun kabulü gerekir.
Ne varki dosya içeriğinden davacının dava konusu 1897 ada 43 parsel sayılı taşınmazın tam mülkiyetini tapudan satış suretiyle 03.09.2010 tarihinde edindiği ve daha sonra davalıya Kocaeli 5. Noterliğinde düzenlenen 27.01.2011 tarihli ve 2535 yevmiyeli ihtarnamesini göndererek ihtarın tebliğinden itibaren 15 gün içinde anılan taşınmaz üzerindeki caminin tahliyesini talep ettiği, ihtarnamenin davalıya 31.01.2011 tarihinde tebliğ edilip 15 günlük sürenin de 16.02.2011 tarihinde dolduğu, dosya içeriğine göre davacının evvelce Kartal 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/286 Esas, 2012/108 Karar sayılı dosyada davalı T.C. Diyanet İşleri Başkanlığına karşı aynı işgal olgusunu ileri sürerek 16.02.2011 tarihi ile 22.04.2011 tarihi arası süre için ecrimisil talep ettiği yapılan yargılama neticesinde husumet yönünden reddine karar verildiği, kararın temyizen incelenmesi neticesinde Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 19.06.2012 tarihli ve 2012/10921 Esas, 2012/15496 Karar sayılı kararı ile Yerel Mahkeme kararının onandığı ve 19.06.2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Ayrıca temyiz incelemesine konu dosyada davacının daha sonra İstanbul Anadolu 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/321 Esas, 2014/366 Karar sayılı dosyasında ve 27.03.2012 tarihinde dava konusu 1897 ada 43 parsel sayılı taşınmaz hakkında taşınmaza dini tesis ve yol yapılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığı iddiasıyla dava dışı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve dava dışı Maltepe Belediye Başkanlığı aleyhine dava açtığı, mahkemesince davanın kabul edilerek davalılarca el atıldığı keşfen belirlenen kısımları yönünden davanın kabul edildiği ve verilen kararın da en son Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin karar düzeltme talebi üzerine verdiği harç düzeltmesi suretiyle düzeltilerek onama kararı üzerine 28.09.2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı temyiz incelemesine konu dosyada 16.02.2011 tarihi ile dava tarihi olan 05.05.2015 tarihi arası süre için ecrimisil talebinde bulunmaktadır. Davacının ecrimisil talep ettiği sürenin bir kısmına isabet eden ve evvelce Kartal 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/286 Esas, 2012/108 Karar sayılı dosyasında talep edilen 16.02.2011 tarihi ile 22.04.2011 tarihi arası süreye ilişkin olarak husumet yokluğu nedeniyle red kararı verilmesi ve red kararının kesinleşmesi ile 16.02.2011 tarihi ile 22.04.2011 tarihi arası süre yönünden kesin hükmün varlığı nedeniyle ecrimisil talep edilemez. Ancak davalının haksız işgal olgusunun varlığı nedeniyle Kartal 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/286 Esas, 2012/108 Karar sayılı dosyasında görülen davanın, dava tarihi olan 22.04.2011 tarihi ile davacının İstanbul Anadolu 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/321 Esas, 2014/366 Karar sayılı dosyasında ve 27.03.2012 tarihinde dava konusu 1897 ada 43 parsel sayılı taşınmaz hakkında taşınmaza dini tesis ve yol yapılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığı iddiasıyla dava dışı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve dava dışı Maltepe Belediye Başkanlığı aleyhine açmış olduğu davanın, dava tarihi olan 27.03.2012 tarihi arası süre dikkate alınarak davacı lehine ecrimisile hükmedilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere verilen karar doğru değildir.
Kabule göre de; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından aynı kararda davacı vekilinin istinaf talebi üzerine, istinaf talebi hakkında hem esastan red hem de Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davacı vekilinin yazılı temyiz itirazlarının, yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin kararının 6100 sayılı HMK’nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HMK’nin 373/1. maddesi gereği dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (1.) Hukuk Dairesine, kararın bir örneğinin ise İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.05.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.