Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/8158 E. 2019/689 K. 22.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/8158
KARAR NO : 2019/689
KARAR TARİHİ : 22.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Eski Hale Gelme, Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan elatmanın önlenmesi, eski hale getirme ve ecrimisil istekli davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiş, duruşma isteği değerden ret edildikten sonra Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

.K.. A R A R

Davacı, paydaşı olduğu 34 ada 13 parsel sayılı taşınmaza, davalının odun yığdığını ileri sürerek elatmasının önlenmesine, odunların kaldırılmasına ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmazda kayınpederi olan dava dışı Mehmet’in de payının bulunduğunu, onun izniyle odunları yığdığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının kayıttan veya mülkiyetten kaynaklı bir hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, eski hale getirme ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeli, ahşap ev, tarla ve kızılağaçlık niteliğindeki 427 ada 13 parsel sayılı taşınmazda, davacının 800/12000 pay davalının savunmasında yer alan dava dışı Mehmet’in 1600/12000 pay ile paydaş oldukları, davacının 03.04.2013 tarihli dilekçesi ile 3091 Sayılı Kanun kapsamında davalı aleyhine Çayeli Kaymakamlığına başvurduğu, başvurunun takipsizlik dolayısıyla işlemden kaldırıldığı, anılan dosyaya dava dışı Mehmet’in verdiği dilekçe ile kendisinin de payının olduğunu ve damadı olan davalı …’a izin verdiğini beyan ettiği bu suretle davalı kullanımın teban kullanım olduğu, ayrıca davalının cevap dilekçesi dahil diğer beyanlarında da dava dışı Mehmet’i tanık olarak dinletmek istediği, ancak Mahkemece dinlenilmediği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı veya kullanabileceği bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M…..nin 706, B…..nin 2l3, T…..nin 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M…..nin 706, B…..nin 2l3, T…..nin 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne varki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, ” akde vefa” kuralının yanında M…..nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terkedildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK’nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
Ayrıca; miras yoluyla intikal eden taşınmazların kullanım tarzlarının parsel bazında belirlenmesi mirasçılar arasında birbirlerine karşı açılacak davalarda Türk Medeni Kanunu’nun paylı mülkiyet hükümlerine aykırılık teşkil edeceği tartışmasızdır. Bir başka ifade ile her bir parsel bakımından tüm paydaşların veya hissedarların aynı taşınmaz içerisinde benimsenen kullanım durumuna hukuken değer verilmesi, bunun dışındaki bir kullanıma itibar edilmemesi gerekmektedir.
Hal böyle olunca, yukarıda izah edilen ilkeler gözönünde bulundurularak mahallinde uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılması, paydaşlar arasında özel bir parselasyon planı, rızai taksim olup olmadığının tespit edilmesi, yoksa dava konusu taşınmazda fiili kullanım biçiminin oluşup oluşmadığının saptanması, oluşmuş ve dava konusu alan davacının kullanımına kalmış ise davanın kabulüne karar verilmesi aksi takdirde sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
2. Kabule göre de; davalının, cevap dilekçesi dahil diğer beyanlarında da kendi kayınpederi davacının kardeşi dava dışı Mehmet’i tanık olarak dinletmek istediğini belirtmesine rağmen adı geçenin tanık olarak dinlenilmemesi de isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden, Kabulüyle, hükmün 6100 Sayılı HMK’nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 22/01/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi