Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/7618 E. 2021/761 K. 02.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/7618
KARAR NO : 2021/761
KARAR TARİHİ : 02.02.2021

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi Ve Ecrimisil, Tazminat

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl davada verilen karar kesinleşmiş olmakla bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, karşı davada verilen ecrimisile ilişkin karar kesinleşmiş olmakla bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, karşı dava yönünden tazminat talebinin kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı/karşı davalı vekili, dava konusu 1 numaralı bağımsız bölümün vekil edeni adına, 2 numaralı bağımsız bölümün ise davalı adına kayıtlı olduğunu, aslında davalı tarafın 1 numaralı bağımsız bölümü satın almayı düşünürken 2 numaralı bağımsız bölümün adına sehven tescil edildiğini, tapu kayıtlarındaki yanlışlığın düzeltilmesi için Antalya 8.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/211 Esas sayılı dosyasıyla açılan tapu iptal ve tescil davasından netice alınamadığını, davalı tarafın, vekil edeninin adına kayıtlı bulunan 1 numaralı bağımsız bölümü de kullanmakta olduğunu açıklayarak, davalının 1 numaralı bağımsız bölüme elatmasının önlenmesine ve 15.000,00 TL ecrimisilin davalıdan alınmasına karar verilmesi istemiştir.
Davalı/karşı davacı vekili, vekil edeninin 2 numaralı bağımsız bölümü 15.05.1999 tarihinde satın aldığını, 2010 yılına kadar …’da yaşayan vekil edeninin, davacı/karşı davalı tarafın işgali nedeniyle taşınmazını kullanamadığı gibi nakit ihtiyacı nedeniyle satmak istediğini ancak satamadığını, davacı/karşı davalı tarafından tapu iptali ve tescil davası açılması nedeniyle taşınmazın kaydına ihtiyati tedbir konulduğunu, davanın reddedilmesi ve tedbirin kaldırılması üzerine taşınmazı satabildiğini, davacı/karşı davalının 03.05.2007 tarihinde müdahaleyi sonlandırdığını, vekil edenin hiçbir zaman 1 ve 2 numaralı bağımsız bölümleri kullanmadığını açıklayarak, asıl davanın reddini, karşı davanın kabulüyle, 2.12.2006 ila 03.05.2007 tarihleri arasındaki ecrimisil için 1.120,00 TL, taşımazın kaydına ihtiyati tedbir kararı konulması nedeniyle satılamaması ve satış tarihindeki değer kaybından dolayı 20.000,00 TL ve vekil edeninin tasarruf hakkının kısıtlanması nedeniyle uğradığı zararlar için 5.000,00 TL’ nin davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; asıl davada meni müdahale talebinin reddine, ecrimisil talebinin kısmen kabulüne, karşı davacının ecrimisil talebinin kabulüne, karşı davacının tazminat talebinin 59.244,80 TL üzerinden kabulüne ilişkin olarak verilen kararın, Antalya 8.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/211 Esas sayılı dava dosyası kapsamında verilen ihtiyati tedbir kararının uygulanmasından kaynaklı bir zararının gerçekleşip gerçekleşmediğinin duraksamaya meydan vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması, iddia edildiği gibi ihtiyati tedbirin uygulanmasından kaynaklı bir zarar doğduğunun saptanması halinde karşı dava dilekçesinde belirtilen kalemleri karşılayacak şekilde zarar tespitinin yapılması, hükme esas almaya elverişli, denetime uygun rapor alınması, tarafların toplanan ve toplanacak delillerinin birlikte değerlendirilerek hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek hüküm kurulması doğru değildir gerekçesi ile Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 20.6.2015 tarihli ve 2014/8163 Esas, 2015/9446 Karar sayılı ilamı ile bozulması üzerine Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davada verilen meni müdahale davasının reddi ile ecrimisil davasının kısmen kabulüne ilişkin karar ile karşı davacının talep ettiği ecrimisile ilişkin 11.12.2013 tarihli ve 2010/456 Esas 2013/586 Karar sayılı kararın kesinleşmiş olması nedeniyle yeniden karar verilmesine yer olmadığına, karşı davacının, aleyhine verilen ihtiyati tedbir kararından dolayı uğradığı zarar nedeniyle açtığı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine, 20.000,00 TL’nin karşı davalı mirasçısı …’dan alınıp davalı / karşı davacıya verilmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilamında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Karşı davacı …’nun, aleyhine verilen ihtiyati tedbir kararından dolayı uğradığını iddia ettiği zararın tazminine ilişkin olarak hüküm altına alınan 20.000,00 TL tazminat tutarının belirlenmesinde, 25.10.2016 tarihli bilirkişi raporu esas alınmış olup, söz konusu raporda taşınmazın ihtiyati tedbir kararının verildiği tarih olan 24.04.2006 tarihindeki değeri, 110.000,00 TL olarak esas alınmış ve bu miktardan davalı/karşı davacının taşınmazı sattığını beyan ettiği 90.000,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 20.000,00 TL’ye hükmedilmiştir.
Taşınmazın 24.4.2006 tarihindeki değerinin 110.000,00 TL olarak belirlenmesi yeterli somut veriye dayanmadığı gibi, mahsup edilen miktar açısından da sadece davalı/karşı davacının beyanına itibar edilerek 90.000,00 TL değerin esas alınması doğru olmamıştır.
Hal böyle olunca, Mahkemece yapılması gereken iş, iki gayrimenkul değerleme uzmanı ve bir inşaat mühendisinden oluşacak bilirkişi heyeti vasıtası ile, taşınmazın ihtiyati tedbirin konulduğu tarih ile satışının yapıldığı tarihlerdeki değerlerinin ayrı ayrı, somut bilgi, belge ve verilere dayalı olarak tespitiyle ondan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi olmalıdır. Mahkemece bu hususlar gözardı edilerek eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının yukarıda 2.bentte açıklanan nedenlerle kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle reddine, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 02.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.