Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/7545 E. 2020/7943 K. 07.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/7545
KARAR NO : 2020/7943
KARAR TARİHİ : 07.12.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR
Davacı vekili; dava konusu 207 ada 35 parsel sayılı taşınmazda davacı ve davalıların paylı malik olduklarını ve dava konusu taşınmazın kira gelirinden müvekkilinin de pay alması gerektiği halde almadığını ve dava konusu taşınmazın davalılar tarafından işgal edilmekte olduğunu belirterek, dava tarihinden geriye doğru birikmiş olan 5.000,00 TL ecrimisil bedelinin tahsilini talep etmiştir.
Davalılar; dava konusu taşınmazın dedelerinden intikal ettiğini, dedelerinin fiili taksim yaptığını, fiili taksim sonucunda dava konusu taşınmazın babalarına kaldığını, dava konusu taşınmaz dışında dava dışı 207 ada 46 parsel sayılı taşınmazın davacıya verildiğini, davacının dava konusu taşınmazda hakkının olmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil talebine ilişkindir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren ya da (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Somut olayda, mahkemece kök murisin davacılara 46 parsel sayılı taşınmazı, davalıların babasına ise dava konusu 35 parsel sayılı taşınmazı verdiği böylelikle taraflar arasında fiili taksimin varlığını kabul etmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, tapulu taşınmazların taksiminin geçerli olması için mirasçılar arasında yazılı, paylı mülkiyette ve 3.kişiler arasında resmi şekilde yapılması gerekir. Olayımızda yazılı veya resmi bir taksim sözleşmesi bulunmadığına göre, fiili taksim hususunu parsel bazında değerlendirmek gerekmektedir. Dava konusu 35 parsel sayılı taşınmazda fiili taksimin var olup olmadığı araştırılmalıdır. Dava konusu taşınmazda paydaşlar arasında fiili taksim yoksa tarafların murisinin sözlü taksiminin davalıların kullanımına muvafakat oluşturup oluşturmayacağı ve intifadan men şartının gerçekleşip gerçekleşmediği hususu araştırılıp sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 Sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 07.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.