Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/7395 E. 2019/91 K. 08.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/7395
KARAR NO : 2019/91
KARAR TARİHİ : 08.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

… A R A R

Davacı vekili, vekil edeni ile davalının kardeş olduğunu, dava konusu 637, 744, 745, 749, 753, 755, 756, 758, 760, 761, 764, 784 ve 792 parsel sayılı taşınmazların tarafların yakın mirasbırakanı… … adına tapuda kayıtlı olduğunu, taşınmazların … bahçesi olarak kullanıldığını, … bahçelerinin murisin mirasçıları arasında taksim edildiğini, davalının, vekil edeninin kullanımına bırakılan taşınmazların bir kısmını kullanarak … ürünlerini toplayıp gelirlerini elde ettiğini, yine bir kısım taşınmaz üzerinde muristen kalma iki katlı taş ev bulunduğunu ve davalının vekil edeninin evden yararlanmasına da engel olduğunu, davalı hakkında 2009/218 Esas sayılı dosya ile ecrimisil talepli dava açtıklarını ancak takipsiz bırakıldığını belirterek, vekil edeninin yoksun kaldığı … geliri ile davalı tarafından kullanılan ev için dava tarihinden geriye doğru beş yıllık, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL ecrimisilin tahakkuk ettiği her yılın 31 Aralık tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 15/10/2015 havale tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporu doğrultusunda davasını 67.573, 55 TL üzerinden ıslah etmiştir.
Davalı vekili, davacının kullanım bedelini talep edebilmesi için öncelikle vekil edenine ihtar çekmesi gerektiğini, dava konusu … bahçelerinin taraflarca kendi aralarında taksim edildiğini, dava konusu edilen evin herkesin kullanımına açık olduğunu, davacının taleplerinin kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabul ile kısmen reddine, 637, 744, 745, 784, 760, 761, 755 ve 758 parsel sayılı taşınmazlar hakkında açılan davanın reddine, 749,753,756,764,792 parsel sayılı taşınmazlar hakkında açılan davanın kabulüne, 749 parselde kayıtlı taşınmazın kullanım bedelinden davacının hissesine düşen 2014 yılı için 1271,56-TL, 2013 yılı için 1112,61-TL, 2012 yılı için 1016,51-TL, 2011 yılı için 949,97-TL, 2010 yılı için 804,58-TL, 753 parselde kayıtlı taşınmazın kullanım bedelinden davacının hissesine düşen 2014 yılı için 75,43-TL, 2013 yılı için 79,40-TL, 2012 yılı için 74,11-TL, 2011 yılı için 63,52-TL, 2010 yılı için 82,05-TL, 756 parselde kayıtlı taşınmazın kullanım bedelinden davacının hissesine düşen 2014 yılı için 2871,71-TL, 2013 yılı için 2512,75-TL, 2012 yılı için 2295,70-TL, 2011 yılı için 2145,44-TL, 2010 yılı için 1817,08-TL, 764 parselde kayıtlı taşınmazın kullanım bedelinden davacının hissesine düşen 2014 yılı için 72,24-TL, 2013 yılı için 63,21- TL, 2012 yılı için 57,75-TL, 2011 yılı için 53,97-TL, 2010 yılı için 45,71-TL, 792 parselde kayıtlı taşınmazın kullanım bedelinden davacının hissesine düşen 2014 yılı için 2411,85-TL, 2013 yılı için 2110,37-TL, 2012 yılı için 1928,08-TL, 2011 yılı için 1801,88-TL, 2010 yılı için 1526,10-TL ecrimisil bedellerinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, belirlenen bedellere her tahakkuk dönemi sonundan itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, pay malikleri arasında açılan ecrimisil istemine ilişkindir.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 637,744, 745, 749, 755, 756, 758, 760, 761, 764, 784 ve 792 parsel sayılı taşınmazların tarla, çalılık ve kısmen tarla, … bahçesi 753 parsel sayılı taşınmazın ise tarla ve ahşap ev vasfı ile tarafların yakın mirasbırakanı… … … adına tapuda kayıtlı olduğu, davacı, davalı ve dava dışı.. …’ın mirasçıları olduğu, mahkemece 17/04/2015 tarihinde fen, inşaat ve … bilirkişi eşliğinde yapılan keşif sırasında mahalli bilirkişilerin dava konusu taşınmazların kullanımına ilişkin beyanlarına başvurulduğu, bu beyanlar doğrultusunda, 637, 744, 745, 784 parsel sayılı taşınmazların dava dışı Necati … tarafından kullanıldığı, 760, 761 parsel sayılı taşınmazların kullanılmadığı, 755 ve 758 parsel sayılı taşınmazlarda davacının çekişmesiz olarak kullanabileceği yer olduğu anlaşıldığından bu parseller açısından davanın reddine, 749, 753, 756, 764 ve 792 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise bilirkişi raporları doğrultusunda davalı aleyhine 2010, 2011, 2012, 2013 ve 2014 yılları için ecrimisil bedeline hükmedildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, … yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 günlü ve 2002/3-131 E, 2002/114 … sayılı kararı).
Somut olaya gelince; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli ve elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki; davacı ve davalı taraf dava ve cevap dilekçelerinde tanık deliline dayandıkları ve vazgeçme de olmadığı halde mahkemece herhangi bir gerekçe gösterilmeden taraf tanıkları dinlenilmemiş, mahalli bilirkişi sıfatıyla keşif mahallinde re’sen dinlenilen kişilerin beyanlarına itibar edilerek esas hakkında hüküm kurulmuş ise de, dava konusu taşınmazlarda yukarıda ilkeler uyarınca davalının dava konusu taşınmazları kullanımı konusunda mahalli bilirkişi beyanları hüküm kurmaya yeterli görülmemiştir.
O halde mahkemece yapılması gereken iş, yerinde yeniden keşif yapılarak taraf tanıklarının HMK’nin 259 ve 290/2. maddeleri gereğince keşif yerinde dinlenmelerinin sağlanması, az yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen ilkeler ışığında, dava konusu taşınmazların kim tarafından, tamamının mı yoksa bir bölümünün mü, ne miktarda ve hangi amaçla kullandığı, dava konusu taşınmazlardan hangilerini davacının kullandığı ya da kullanabileceği bir yer olup olmadığı, taraflar arasında taşınmazların kullanımı konusunda tüm mirasçılar tarafından benimsenmiş fiili bir kullanım biçiminin oluşup oluşmadığı hususlarının taraf tanıklarından ayrıntılı olarak sorulması, taraf tanıklarının beyanları arasında çelişki bulunduğunda 6100 sayılı HMK’nin 261/1 maddesi uyarınca çelişkinin yüzleştirmek suretiyle giderilmeye çalışılması, beyanlar arasındaki çelişkinin giderilememesi durumunda hangi taraf tanığının beyanının üstün tutulduğunun karar gerekçesinde gösterilmesi, bundan sonra tüm taraf tanık beyanlarının birlikte tartışılıp değerlendirilmesi, yine bir kısım taşınmazların … bahçesi olarak kullanıldığı gözönüne alındığında, az yukarıda belirtildiği gibi taşınmazlarda … bahçesi olarak kullanılan kısımlar yönünden intifadan men şartının aranmaması hususlarının birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi olmalıdır. Tüm bu husular düşünülmeden eksik araştırma ile mahalli bilirkişi beyanları yeterli görülerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK’un 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayı iadesine, 08/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.