Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/7250 E. 2020/7469 K. 23.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/7250
KARAR NO : 2020/7469
KARAR TARİHİ : 23.11.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulü, kısmen reddine karar verilmiş olup, hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacılar vekili, vekil edenlerinin dava konusu 1495 parselde pay sahibi olduklarını, davalıların dava konusu taşınmaz üzerindeki narenciye ağaçları ile birlikte gelirlerinin davalıların tasarrufunda olduğunu, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla dava tarihinden geriye doğru 02.01.2013 tarihinine kadar tahakkuk eden toplam 15.800,00 TL ecrimisilin tahakkuk tarihlerinden itibaren yasal faizi ile tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri; davalıların dava konusu taşınmazı davacıların kullanmalarına engel olmadıklarını, davalıların bahçenin kurumasını önlemek amacıyla sulama ve bakımını yaptıklarını, ancak gelir elde etmediklerini ve intifadan men şartı gerçekleşmediği için davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, 12.02.2016 tarihli bilirkişi raporu ile tespit olunan toplam 11.214,41 TL ecrimisil bedelinin her tahakkuk dönemi sonunda başlatılacak yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara hisseleri oranında verilmesine, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiş olup, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, paydaşlar arasında ecrimisil istemine ilişkindir.
1. Dosya muhtevasına , dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına , mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. 6100 sayılı HMK’nin 297/2 maddesi hükmünde taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi, infaza elverişli biçimde hüküm kurulması zorunludur.
Somut olaya gelince; davacılar vekili dava dilekçesinde, dava tarihinden geriye doğru 02.01.2013 tarihinine kadar tahakkuk eden toplam 15.800,00 TL ecrimisilin tahakkuk tarihlerinden itibaren yasal faizi ile tahsilini talep etmiş olup mahkemece hüküm fıkrasının 1. paragrafında “Davanın kısmen kabulü ile, 12.02.2016 tarihli bilirkişi raporu ile tespit olunan toplam 11.214,41 TL ecrimisil bedelinin her tahakkuk dönemi sonunda başlatılacak yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara hisseleri oranında (davacılar …, …, …, … için ayrı ayrı 1.401,80 TL, davacı … için ise 5.607,21 TL olmak üzere) verilmesine, fazlaya dair talebin reddine” şeklinde karar verilmiştir. Mahkemece toplam ecrimisil miktarına dönem sonlarından itibaren denilerek hüküm kurulması doğru olmayıp her dönemin ayrı ayrı gösterilerek faizin başlangıç tarihi de belirtilmek suretiyle hüküm kurulması gerekmektedir. Hüküm bu haliyle infaza elverişli değildir. Buna göre, ecrimisile yönelik olarak infaza elverişli olmayacak şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Ne var ki, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HMUK’un 438/7. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda 2. bentte açıklanan sebeple davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile, hükmün 1. bendindeki “ fazlaya dair talebin reddine” cümlesinden sonra gelecek şekilde “12.02.2016 tarihli ziraat bilirkişi raporunun kararın eki sayılmasına,” cümlesinin eklenmesine; Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HMK’nin 304. maddesi 1086 sayılı HUMK’un 438/7. fıkrası gereğince düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine, HUMK’un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.