YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/6863
KARAR NO : 2020/7361
KARAR TARİHİ : 18.11.2020
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi Ve Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, vekil edenine babasından miras kalan 6984 parsel sayılı taşınmazın davalı tarafından haklı bir neden olmadan kullanıldığını belirterek, davalının elatmasının önlenmesini ve davalıdan toplam 5500,00 TL ecrimisilin tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, harici satış sözleşmesi uyarınca müvekkilinin taşınmazı kullandığını, müvekkilinin ödediği 400.000 TL’nin güncellenen değeri ödenip bu davanın açılması gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, “..her ne kadar davalı vekili taşınmazı murisin mirasçılarından 1984 yılında 400.000 TL bedelle haricen satın aldıklarını taşınmazı kullanmada haklı olduklarını ileri sürmüş ise de, tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir. Bu nedenle geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz. Harici sözleşmeye dayalı mülkiyet iddia edilemez. Kaldı ki davacı duruşma sırasında kendisine gösterilen harici sözleşme altındaki imzanın da kendisine ait olmadığını iddia ettiğine göre” şeklindeki gerekçeyle elatmanın önlenmesi davasının kabulüne, ecrimisil davasının kısmen kabulüne karar verilmiş olup; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delilerden; dava konusu 6984 parselin … … adına kayıtlı olduğu ve adı geçenin 11.12.1983 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak …, … ve davacı …’i bıraktığı anlaşılmıştır.
Somut olayda; davalı taraf dava konusu taşınmazı haricen satın aldıklarına ilişkin harici satış senedi ve birtakım belgeler sunmuştur. Ancak Mahkemece taraflar arasında harici bir satış olup olmadığı hususunda yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan hüküm kurulmuştur. Taraflar arasında harici satışın varlığının kabulü halinde, davalının haksız kullanımından bahsedilemeyeceğinden ecrimisilden sorumlu olamayacağı açıktır. Bu durumda, davalı tarafından ödenen harici satış bedeli üzerinden davalı lehine hapis hakkı tanınmak suretiyle elatmanın önlenmesine, ecrimisil talebinin ise reddine karar verilmesi gerekecektir.
O halde Mahkemece, davalı tarafça sunulan tutanak ve belgelerde adı geçen ve imzası bulunan şahısların dinlenmesi, gerekirse imza incelemesi de yaptırılarak, davalının kullanımının harici satışa dayanıp dayanmadığı hususunun netleştirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda yazılı nedenlerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.