Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/6679 E. 2020/6652 K. 02.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/6679
KARAR NO : 2020/6652
KARAR TARİHİ : 02.11.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı, 136 ada 12 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, taşınmaz üzerinde 3 katlı bina bulunduğunu, davalının 11/2-1 nolu daireyi tahliye edip teslim edeceğini söylemesine rağmen tahliye etmediğini bu sebeple 11/2-1 nolu dairedeki müdahalesinin önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, önceki malikin babası olduğunu ve taşınmazı babasıyla yaptığı kira sözleşmesine dayalı olarak kullandığını, fuzuli şagil olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece davalının dava konusu yerde herhangi bir payının olmadığını davacının dava konusu taşınmazda mülkiyet hakkının olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne , davalının taşınmaza yönelik müdahalesinin önlenmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
Davacı, 22.05.2014 tarihinden sonra kayden maliki olduğu taşınmaza, davalının haklı ve geçerli bir neden olmaksızın kullanmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek eldeki davayı açmış, davalı ise davacıdan önceki malik ile aralarında 27.07.2012 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere süresiz kira sözleşmesinin yapıldığını bu nedenle dava konusu taşınmazda kiracı olarak bulunduğunu açıklayarak, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Bilindiği üzere, kira sözleşmesinin geçerliliği herhangi bir şekil koşuluna bağlı tutulmamış, sözlü olarak da yapılabileceği kanun koyucu tarafından kabul edilmiştir. Somut olayımızda ise davalı tarafından 27.07.2012 tarihli kira sözleşmesi dosyaya sunulmuştur. Kira ilişkisi, kişisel borç doğuran bir sözleşme türü olup, taşınmazın mülkiyetinin el değiştirmesi ile ilgili değildir. TBK’nin 310. maddesi hükmüne göre kiralananın mülkiyetinin kiralayan malik tarafından üçüncü kişiye devri ile birlikte, kiralayan ve kiracı arasındaki kira sözleşmesi tüm hak ve borçları ile birlikte yasa gereği kendiliğinden yeni malike geçer. Taşınmazın başkasına satılması, kiracının kişisel hakkını ortadan kaldırmaz. Davacının mülkiyet hakkına dayalı olarak elatmanın önlenmesi davası değil, 6570 sayılı Yasa hükümleri uyarınca kiralananın tahliyesi davası açması gerekmektedir.
O halde; davalı eski malikin kiracısı olduğunu ispat ettiğine göre, davalının kiracı olması dolayısıyla kullanımı haksız olmadığından davanın reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ: Davalının temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan sebeplerle kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 02.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.