Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/6648 E. 2020/7039 K. 10.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/6648
KARAR NO : 2020/7039
KARAR TARİHİ : 10.11.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Yıkım ve Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacılar vekili, dava konusu taşınmazın vekil edenleri adına imar uygulaması ile tescil edildiğini, vekil edenlerine ait taşınmazda davalının haksız olarak ikamet ettiğini, uyarılara rağmen taşınmazı boşaltmadığını açıklayarak davalının dava konusu taşınmaza müdahalesinin men’ine, davalının kullanmakta olduğu yapıların kal’ine, 5.000,00 TL ecrimisilin davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, vekil edeninin taşınmazı yıllardır kullandığını, davacıların imar ile hak sahibi olduklarını, bina bedeli ödenmeden talepte bulunamayacaklarını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; Davacının davasının kabulüne, 6 parselde kayıtlı taşınmaza davalının elatmasının önlenmesine, 6 parselde kayıtlı taşınmazda bulunan yapıların kal’ine, taleple bağlı kalınarak, 5.000,00 TL ecrimisil alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına, davacı tarafça yatırılan muhtesat bedeli olan 15.182,50 TL’nin karar kesinleştiğinde davalıya ödenmesine, alınması gerekli 2.049,30 TL harçtan peşin alınan 512,35 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.536,95 TL eksik harcın davalıdan tahsiline, davacılar tarafından yapılan toplam 925,95 TL masrafın davalıdan alınarak davacılara verilmesine, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca 3.600,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Davalı vekilinin ecrimisil ve vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dava imar parseline elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Bilindiği üzere yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz’ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus Türk Medeni Kanunu’nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Ne var ki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.
Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır.
298l sayılı yasanın 3290 sayılı yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.
Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.
Aynı şekilde, imar uygulaması sonucu, yapının haksız veya taşkın durum yaratması, kamusal bir tasarrufun sonucu olup, tecavüzlü durumun yapıyı yapan kişinin iradesi dışında meydana gelmesi nedeniyle davanın açılmasına sebebiyet verdikleri söylenemez. O halde, haksız ya da taşkın yapıyı kullananın kötü niyetli sayılamayacağı ve kendisine kusur izafe edilemeyeceği gözetildiğinde yargılama giderlerinden ve bu giderlerden sayılan vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağı da açıktır.
Hal böyle olunca, mahkemece, davacıların ecrimisil talebinin reddi ile yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve davanın mahiyeti gereği davacılar vekili lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken bu hususlar gözardı edilerek, davalı aleyhine ecrimisile hükmedilmesi ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinden sorumlu tutulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazları yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine 10.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.