Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/6043 E. 2018/13336 K. 29.05.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/6043
KARAR NO : 2018/13336
KARAR TARİHİ : 29.05.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı, paydaşı olduğu 1469 ada 1 parsel sayılı taşınmaza davalıların bina inşa ettiğini, bu esnada taşınmazda bulunan garajı da yıktıklarını ileri sürerek elatmalarının önlenmesine ve yapının yıkılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, temliken tescil isteğinde bulunarak davalılardan Fesih’in taşınmazla ilgisinin olmadığını bildirerek davanın husumet yokluğundan reddini, davalı …’ın ise taşınmazda paydaş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı … yönünden davanın reddine, davalı … yönünden davanın kabulüne dair verilen karar Yargıtay 1.Hukuk Dairesince “… 1469 ada 1 sayılı imar parselinin öncesini teşkil eden 744 sayılı kadastral parsele ilişkin olarak yapılan özel parselasyon plânı ve buna göre oluşan fiili kullanma biçiminin, taşınmazın imar uygulamasına tabi tutulması nedeniyle son bulduğu; imar uygulamasıyla yeni mülkiyet durumunun oluştuğu tartışmasızdır. Hâl böyle olunca, bozma ilamında değinildiği üzere, imar uygulaması sonucu oluşan çekişmeli 1469 ada 1 parsel sayılı taşınmazın imar uygulanmasından sonraki mülkiyet durumu esas alınarak, bozma ilamında değinilen hususların araştırılması; fiili kullanma biçiminin oluşmadığının saptanması halinde ise, davacının, taşınmazda çekişmesiz olarak kullanabileceği bir yer bulunup bulunmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle eksik soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. … ” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda 744 parsel sayılı taşınmazın varlığını imar uygulaması ile kaybettiği, özel parselasyonun da uygulama sonucu ortadan kalktığı, imar uygulaması sonucu oluşan 1469 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ise uygulamanın iptal edilmesi sonucu hukuken geçerliliğini yitirdiği ve davacının ortaklığın giderilmesi davası açması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeli taşınmazın geldisi olan 744 parsel sayılı taşınmazda davacının 182/4550 payına karşılık özel parselasyona tabi tutularak 18 numaralı özel parselin davacıya tekabül ettiği, imar uygulaması sonucu anılan taşınmazın 1469 ada 1 parsel sayılı taşınmaz olduğu ve taşınmazda davacının 55/2400 hisse ile davalı …’ın 3/160 hisse ile paydaş olduğu, ne var ki imar uygulamasının da iptal edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, tapu kaydının illeti ve sebebi sayılan idari işlemin iptal edilmesi halinde, bu suretle oluşan kayıtların yolsuz tescil durumuna düşeceği, öte yandan idari işlemi iptal eden İdari Yargı kararının niteliği itibariyle önceki kayıtları kendiliğinden ihyâ etmeyeceği kuşkusuzdur.
Hâl böyle olunca, imar parseli imar işleminin iptal edilmesi sebebiyle ortadan kalktığına göre; öncelikle geri dönüşüm veya yeni bir imar uygulaması işleminin tamamlanıp tamamlanmadığının araştırılması, kadastral parsele geri dönüşüm veya yeni bir imar uygulaması işlemi tamamlanmış ise tecavüzün hangi kadastral veya imar parseli içerisinde kaldığı ve tecavüze konu bölümle ilgili davacının bir mülkiyet hakkı olup olmadığının belirlenmesi; geri dönüşüm veya yeni bir imar uygulaması işlemi tamamlanmamış ise sonucunun beklenmesi ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Davacının temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 29.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.