Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/5672 E. 2020/4861 K. 07.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5672
KARAR NO : 2020/4861
KARAR TARİHİ : 07.09.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi Ve Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı vekili, davaya konu 738 ada 1 parselde tapuya kayıtlı 9 numaralı meskende davalının haksız işgali nedeniyle davalının müdahalesinin önlenmesini, 01.05.2015-30.09.2015 arası dönem için 5.000 TL ecrimisilin faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davaya konu taşınmazın davacı tarafından davalıya satılacağı sırada tapuda imza aşamasındayken vazgeçildiği, davalı tarafından taşınmaza bir takım masraflar yapıldığı, kredi başvurusunda bulunulduğu, bu nedenle davalının kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Dosya kapsamı ve toplanan delillerden davaya konu taşınmazın 19.02.2014 tarihinde davacı adına kat irtifakı tesisi yoluyla tescil edildiği, davalının dava konusu taşınmaz üzerinde kayıttan ya da mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır.
Mahkemece, davaya konu taşınmazın davacı tarafından davalıya satılacağı sırada tapuda imza aşamasındayken vazgeçildiği, davalı tarafından taşınmaza bir takım masraflar yapıldığı, kredi başvurusunda bulunulduğu, bu nedenle davalının kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiş ise de, yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan karar verildiği anlaşılmaktadır. Şöyle ki, davalı tarafın cevap dilekçesinde, davaya konu yeri eşi için almak istediklerini, satım konusunda anlaşılamadığı için tapu devrinin gerçekleşmediğini, anlaşma sürecinde davacının rızasıyla davaya konu taşınmaza yerleştiklerini, davacı tarafın ise davalı tarafın davaya konu taşınmazı kullanmasına rıza göstermediğini beyan ettiği, mahkemece taraflara delillerini sunmaları için süre ve imkan verilmeden karar verildiği anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde delilleri toplanarak gerekli inceleme ve araştırmanın yapılması, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ayrıca, davacı vekili tarafından dosyaya sunulan 24.12.2015 havale tarihli dilekçesinde davalının davaya konu taşınmazı 04.12.2015 tarihinde tahliye ettiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır. Buna göre, davaya konu taşınmazın davalı tarafından dava devam ederken tahliye edilmesi sebebiyle, elatmanın önlenmesi talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde elatmanın önlenmesi talebini de kapsayacak şekilde davanın reddine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK’un 440/I. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 07.09.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.