Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/5313 E. 2020/2850 K. 02.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5313
KARAR NO : 2020/2850
KARAR TARİHİ : 02.06.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Ecrimisil, Tazminat, Eski Hale Getirme

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, vekil edeninin 456 ada 116 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, dava konusu taşınmazına davalı tarafından mermer taş bloklarının konulması suretiyle haksız müdahale edildiğini belirterek, tecavüz nedeni ile uğranılan zararların tazminine, (şimdilik 1.000,00 TL) dava konusu taşınmaza yapılan müdahalenin menine, taşınmazın eski hale getirilmesine ve tespit tarihi olan 5/6/2014 tarihinden itibaren tecavüzün sona erme tarihine kadar belirlenecek olan ecrimisil bedelinin (şimdilik 9.000,00 TL aylık 1.500,00 TL’den) davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın görevsiz Mahkemede açıldığını, vekil edeninin mermer depolama işi ile iştigal ettiğini, vekil edeninin kiracı sıfatı ile kullandığı parsel ile dava konusu taşınmazın komşu olduğunu ve sınırlarını ayıran belirgin hiç bir emare mevcut olmadığını, kiracı sıfatıyla kullanılan yan parseldeki taşınmazın daha önce kömür depolama alanı olarak kullanıldığını, vekil edeninin haksız kullandığı iddia ettiği alanın taşınmazın ne kadar miktarına isabet ettiğinin tespit edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, davalının Fen bilirkişisi …’in 09.03.2015 tarihli raporunda ”A” harfi ile göstermiş olduğu 19.318,10 m2’lik kısma olan müdahalesinin men’ine, eski hale getirilmesine, davacının ecrimisil talebinin kısmen kabulü ile 05.06.2014 – 11.11.2014 tarihi arası tespit edilen aylara ilişkin 5.200,00 TL ecrimisil bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının maddi tazminat talebinin kabulüne, talep ile bağlı kalınarak 1.000,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı vekilinin, Mahkemece hükmedilen ecrimisil bedeline ilişkin yaptığı temyiz itirazlarının incelenmesinde,
Dava mülkiyet hakkına yönelik elatmanın önlenmesi, eski hale iade, ecrimisil bedelinin ve uğranılan zararın tazminine ilişkindir.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 456 ada 116 parsel sayılı taşınmazın (yeni 643 ada 116 parsel) malikinin davacı olduğu, davalının kayıttan kaynaklanan bir hakkının olmadığı, Mahkemece yapılan keşifler sonrasında alınan bilirkişi raporlarına göre, dava konusu taşınmazda çok sayıda istiflenmiş halde mermer blokların bulunduğu ve mermer blaokların bulunduğu toplam alanın 19318,10 m2 olarak belirlendiği, davalının dava konusu taşınmaza bu şekilde yaptığı müdahalenin haklı bir sebebe dayanmadığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK’nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı) 25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtayın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK’nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir. İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olayda, Mahkemece 28.11.2014 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak davalı aleyhine 5.200,00 TL ecrimisile hükmedilmiş ise de bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, Mahkemece 21.11.2014 tarihinde tespit keşfi yapılmış, keşif sonucu alınan 28.11.2014 tarihli İnşaat bilirkişi raporunda, bölgede yapılan araştırmalar neticesinde dava konusu taşınmazın 32.809,00 m2 olduğu dikkate alınarak aylık kira bedelinin 1.000,00 TL/ay olacağı kabul edilerek, talep tarihi ile dava tarihi arasındaki ecrimisil bedeli ( 05.06.2014- 11.11.2014, dava tarihi ile tespit tarihi arasındaki dönem ) 5.200,00 TL olarak tespit edilmiş, 23.02.2015 tarihinde yapılan keşif sonrası alınan İnşaat Bilirkişisi raporunda ise, taşınmazın bulunduğu bölgede Serbest Bölge ve limanlar bulunması sebebi ile bölgedeki arazilerin genellikle depolama amaçlı kullanıldığı, çevrede yapılan araştırmalarda bu bölgedeki parsellerin yerine ve konumuna göre aylık 0,10 TL/m2 ile 2,50 TL/m2 arasında değişen bedeller ile kiralanabildiğinin tespit edildiği, bahse konu parsel için konumu ve kira bedeli bedeline etki edebilecek diğer etkenler değerlendirildiğinde 0,25 TL/m2 bedel ile kiraya verilebileceği tespit edilerek depolama alanı olarak kullanılan 19.318,00 m2 alanın getirebileceği aylık kira bedeli 4.829,50 TL olarak hesaplanmıştır. Açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, her iki bilirkişi raporu arasında çelişkiler mevcut olup, her iki raporda belirlenen aylık kira bedeli farklılık arzetmektedir. Mahkemece, her iki rapor arasındaki çelişkiler giderilmeden 28.11.2014 tarihli bilirkişi raporu hakkaniyete uygun kabul edilerek bu raporun hükme esas alınması doğru görülmemiştir.
Hal böyle olunca; Mahkemece yapılması gereken, az yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde bir araştırma, inceleme uygulama yapılarak, üç uzman bilirkişi aracılığı ile yukardaki ilkeler uyarınca gerekir ise yerinde yeniden keşif yapılması, uzman bilirkişilerden gerekçeli rapor alınması önceki raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi kazanılmış haklar ve talep de gözönüne alınarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi olmalıdır. Tüm bu hususlar düşünülmeden, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesi doğru olmayıp hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan kararın (2) sayılı bentte açıklanan nedenle 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine, taraflarca HUMK’un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.