Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/5281 E. 2020/2821 K. 02.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5281
KARAR NO : 2020/2821
KARAR TARİHİ : 02.06.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi Ve Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş olup hükmün asıl ve birleşen davada davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacılar vekili (asıl davada), müvekkillerinin dava konusu 103 ada 3, 4, 5, 11, 13 ve 24 nolu parseller ile 150 ada 16 parsel sayılı taşınmazlarda davalılardan … ve … ile paydaş olduğunu, vekil edenlerinin kullanımına müsaade edilmediğini belirterek, 150 ada 16 nolu parselin hissedar olan davalılar ile davalılardan Zafer’in tecavüzünde bulunduğu ifade edilerek bu davalıların taşınmaza müdahalelerinin önlenmesi ile fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydı ile 1.000,00 TL ecrimisil bedelinin müşterek ve müteselsilen tahsilini, 103 ada 13 nolu parselin hissedar olan davalılar ile davalılardan …’in tecavüzünde olduğu belirtilerek bu davalıların taşınmaza müdahalelerinin önlenmesi ile fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydı ile 680,00 TL ecrimisil bedelinin müşterek ve müteselsilen tahsilini, 103 ada 3, 4, 5, 11 ve 24 nolu parsellere ise hissedar olan davalılar ile davalılardan …, … ve … tarafından pancar ekilmek suretiyle müdahale edildiği iddia edilerek bu davalıların taşınmaza elatmasının önlenmesi ve fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydı ile 5.355,00 TL ecrimisil bedelinin müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiş, yargılama aşamasında ecrimsil taleplerinin 2008-2009 yıllarına yönelik olduğu beyan edilmiştir.
Davacılar vekili (asıl davada), davalılardan (paydaş olan) … ve … yönünden davadan feragat etmiştir.
Davacılar vekili (birleşen davada), müvekkillerinin dava konusu 103 ada 3, 4, 5, 11 ve 24 nolu parsel sayılı taşınmazlarda … ve … ile paydaş olduğu dava konusu taşınmazlara, belirtilen paydaşlar ile davalıların murisi …’ın 2008 yılında mısır ve 2009 yılında da pancar ekmek suretiyle müdahale ettikleri belirtilerek, davalılar …, … ve … …’ın elatmasının önlenmesini ve fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydı ile 5.355,00 TL ecrimisil bedelinin müşterek ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Asıl dava davalılardan …, davanın reddini savunmuştur.
Asıl dava davalılardan …, davanın reddini savunmuştur.
Asıl dava dava davalılarından …, 150 ada 16 parsel sayılı taşınmazı 2009 yılı için kiraladığını ve kira bedelini ödediğini belirterek açılan davayı kabul etmediğini beyan etmiştir.
Asıl dava davalılardan … ve … ile birleşen dava davalılar vekili, miras bırakan …’ın 01.03.2009 tarihinde davalılardan … ile “ Ortakçılık Mukavelesi” imzaladığını, sözleşme karşılığı taşınmazların kullandığını ve vekil edenlerinin iyiniyetli olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davalılar … ve …’ye karşı açılan davanın feragat nedeniyle reddine, davalılar … ve…’a karşı açılan davaların reddine, asıl ve birleşen dava davalıları …, … ve …’a karşı açılan davaların reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, asıl ve birleşen dava davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl ve birleşen dava, müdahalenin men’i ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, asıl ve birleşen dava davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Asıl ve birleşen dava davacılar vekilinin ecrimisile yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminattır.
Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçeleri bilimsel verilere ve 6100 sayılı HMK’nin 266. vd. maddelerine uygun olmalıdır.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Ayrıca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 691. (Eski 624.) maddesi, müşterek mülkiyette önemli idari tasarrufların hüküm ifade edebilmesini; pay ve paydaş çoğunluğu ile gerçekleştirilmiş olması koşuluna bağlamıştır. 06.05.1955 tarihli ve 12/18 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının ilk bendinde ifade edildiği üzere, müşterek mülkün kiraya verilmesi önemli idari tasarruflardandır. Değinilen yasal düzenleme ve yargısal uygulamaya göre pay ve paydaş çoğunluğuna dayanmayan kira sözleşmelerine geçerlilik tanıma olanağı yoktur.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu tarla vasfındaki taşınmazların; davacılar ile davalılardan … ve … ile dava dışı … adına paylı mülkiyet şeklinde kayıtlı olduğu, asıl dava davalılardan Zafer ile yapıldığı belirtilen kira sözleşmesiyle (asıl dava kısmen) birleşen dava davalıları …, … ve …’ın miras bırakanı … ile (paydaş) … arasında yapılan ortakçılık mukavelesinin pay ve paydaş çoğunluğu sağlanmaksızın yapılmış olduğundan davacılar yönünden geçerli bir kira sözleşmesi bulunduğundan söz edilemez. Ancak (dosya kapsamından) dava konusu taşınmaların 2008 yılında davacılardan Şaziye’nin kullanımında olduğu, 103 ada 5 nolu parselinde (2009 yılına ilişkin) muris …’ın kullanımında olmadığı anlaşılmaktadır.
Ayrıca birleşen dava davalıları ile asıl dava davalılardan … ve …’ın mirasçı sıfatıyla sorumlulukları bulunmaktadır.
Bu durumda, asıl dava davalılardan Zafer ile (asıl dava kısmen ve) birleşen dava davalıları …, … ve …’ın çekişme konusu taşınmazlarda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının olmadığı ve pay ve paydaş çoğunluğunu sağlamayan, başka bir ifadeyle, geçerli bir kira sözleşmesi olmaksızın dava dilekçelerinde kendilerine hasredilen (ve kullanımlarında olan) parsellerler sınırlı olmak üzere (2009 yılına yönelik) hesaplanacak ecrimisil alacağından sorumlu olduklarının kabulü gerekir.
Hal böyle olunca, yukarıda izah edilen ilkeler, davalılara izafe edilen parseller ve kullanım durumları da gözetilerek hesaplanmış ve/veya hesaplanacak ecrimisil alacağından asıl dava davalılardan Zafer ile (asıl dava kısmen ve) birleşen dava davalıları …, … ve …’ın sorumlu tutulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile ret kararları verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davacılar vekilinin yukarıda belirtilen temyiz itirazları yukarıda 2. bentte belirtilen nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, asıl ve birleşen davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının 1. bentte gösterilen nedenlerle reddine, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 02.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.