Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/5064 E. 2020/6731 K. 03.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5064
KARAR NO : 2020/6731
KARAR TARİHİ : 03.11.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı vekili, vekil edeninin 3593 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binada, 1.bodrum kattaki daireyi 11.03.2015 tarihinde satın aldığını, ancak taşınmazı davalının işgal ettiğini ve tahliye etmediğini, dava konusu taşınmazda kat mülkiyeti kurulmadığını, ancak tapu malikleri arasında rıza-i bölüşme olduğunu belirterek, dava konusu taşınmazın 8/119 payına tekabül eden 1.bodrum kattaki daireye davalının müdahalesinin önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, vekil edeninin, davacı …’ın babası olan yüklenici …’dan … 5. Noterliğinin 14.10.2000 tarihli ve 40534 yevmiyeli Satış Vaadi Sözleşmesi ile dava konusu daireyi satın aldığını, vekil edeninin satın aldığı dairede 15 yıldan beri oturduğunu, belirterek davanın reddini savunmuş, karşı davası ile de, dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Yargılama aşamasında, davalının açtığı karşı davanın tefrikine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkemece, taşınmazda kat mülkiyeti kurulmadığı ancak tapu malikleri arasında rıza-i bölüşme olduğundan bodrum kattaki dairenin davacıya ait olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile, davalının müdahalesinin men-i ve taşınmazdan tahliyesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapulu taşınmaza el atmanın önlenmesi ve tahliye isteğine ilişkindir.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 3593 parsel sayılı taşınmazda, davacı …’ın 8/119 payı 11/03/2015 tarihinde satış/birleştirme yolu ile edindiği, dava tarihi itibariyle davalının dava konusu taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklı bir hakkının olmadığı, taşınmazda kat mülkiyeti/kat irtifakının kurulu olmadığı, eldeki davalı … tarafından, eldeki davacı … ve dava dışı …, ( tefrikten sonra dahili davalılar …, …) aleyhine karşı dava olarak tapu iptal ve tescil davası açıldığı, Mahkemece, 14.10.2015 tarihli celsede, davaların tefrikine karar verdiği anlaşılmaktadır.
Mülkiyet hakkı gerek Anayasa ve yasalarla gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ve ek protokolleri ile kabul edilmiş temel haklardandır.
Eşyaya bağlı ayni haklardan olan mülkiyet hakkı herkese karşı ileri sürülebileceği gibi, hakka yönelik bir müdahale durumunda ne zaman gerçekleştiğine bakılmaksızın, ileri sürüldüğü andaki hak sahibi tarafından her zaman koruma istenebileceği de kuşkusuzdur. Anılan korumanın istenmesi durumunda da hakkın kötüye kullanıldığından söz edilebilmesine hukuken olanak yoktur.
Diğer yandan; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 683. maddesinde; malikin hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, tasarrufta bulunma, yararlanma yetkilerine sahip olduğu, malını haksız olarak elinde bulunduran kişiye karşı her türlü el atmanın önlenmesi davası açabileceği öngörülmüştür.
Somut olayda, her kadar Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, geri çevirme ile dosya arasında alınan ve eldeki dosyadan tefrik edilen 2015/527 Esas sayılı ( yeni esas 2017/278 ) dosyaya ait karar incelendiğinde, 3593 parselde 8/119 hisseye tekabül eden 1. Bodrum katta eldeki davacı … adına olan tapunun iptali ile eldeki davalı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği ve kararın eldeki dava karar tarihinden sonraki bir tarih olan 21.01.2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Tapu iptal ve tescil kararının kesinleşmesi ile mülkiyetin kazanılacağı hususu göz önüne alındığında, Mahkemece verilen kararın doğru olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. O halde Mahkemece yapılması gereken iş, az yukarda bahsi geçen dosyanın dosya arasına alınarak, dava konusu taşınmazın tapu iptal ve tescil kararı sonucu mülkiyetinin değişip değişmediği hususu değerlendirilerek bir karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 03.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.