Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/497 E. 2019/3220 K. 26.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/497
KARAR NO : 2019/3220
KARAR TARİHİ : 26.03.2019

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada bozma sonrası yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı asıl tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı … vekili, evlilik birliği içerisinde tarafların birlikte çalışmaları sonucu elde ettikleri kazançlar kullanılarak davalı adına arsa satın aldıklarını, arsanın üzerine davacının miras mallarının satımından gelen paralar ve yine birlikte elde edilen kazançlarla beş katlı bina yapıldığını açıklayarak, davacının yapmış olduğu katkı karşılığı fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000,00 TL alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, harcını yatırmak suretiyle sundukları 22.01.2014 tarihli dilekçeyle talep miktarını 643.471,00 TL’ye arttırmıştır.
Davalı … vekili; davacının katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur
Mahkemece verilen ilk kararda, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından temyiz itirazı üzerine yapılan inceleme sonucu Dairenin 2014/10685 Esas, 2015/18756 Karar sayılı ilamıyla, toplanan deliller, dinlenen tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından davacının dava konusu arsanın alınmasında ve binanın inşasında katkısının bulunduğunun kabülü gerektiğine işaret edilerek katkı oranının tespiti için her iki taraf delil listesinde yer alan çalışma sürelerini ve gelirlerini gösterir SGK evraklarının ilgili kuruma yazılarak temin edilmesi, bunun yanı sıra taraf tanık beyanlarından davalı kocanın meyve ve tatlı satmak suretiyle seyyar satıcılık yaptığı, meyve ve tatlıların hazırlanması işinin ise davacı kadın tarafından yapıldığı dikkate alınarak Dairenin yerleşik ilke ve esasları doğrultusunda davacının katkı payı alacağının hesaplanıp bir karar verilmek üzere hüküm bozulmuştur.
Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde bilirkişilerden alınan ek rapora göre taşınmazların keşif tarihindeki değerinin 1.286.942,00 TL, tasfiye tarihine yakın değerinin ise 1.711.990,00 TL olduğu, hesap bilirkişisi incelemesinde davacının gelirlerinin tam olarak hesaplanamadığı hesaplanan gelirlerine göre taşınmazdaki katkısının % 4.1 olarak kabul edilmesi gerektiği, buna göre 47.151,06 TL alacağının olduğunun belirtildiği, davacı tarafın netice olarak taşınmazın değerinin % 50’si olarak 643.471,00 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ettiği, dosyanın incelenmesinde taşınmazın davalı tarafça Muratlı’daki taşınmazın satılması ile arsasının satın alındığı buna karşılık davacının babasının kendi taşınmazından satmak sureti ile kızına destek olarak taşınmazın alınmasına ve üzerinde bina yapılmasına katkıda bulunduğu Yargıtay Bozma ilamında da tespit edildiği gibi davacının çalışmasının yanında seyyar satıcılık yapan davalının sattığı meyveleri evde yıkayıp temizleyerek hazırladığı, ona tatlıları yaptığı ve buna göre de davalı ile birlikte eşit derece de katkıda bulunduğu anlaşılmış olduğundan taleple bağlı kalınarak davanın kabulüyle 643.471,00 TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava hakkında verilen ilk karar yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuş, Yerel mahkeme Daire bozmasına uymuşsa da bozmanın gereğini tam yerine getirmemiştir. Şöyle ki, bozma ilamında davacının hem arsa hem bina yönünden katkısının kabul edilmesi gerektiğine işaret edilerek hesaplamanın gelirlere göre yapılması yönünden hüküm bozulmuştur.
Tarafların 1966 yılında evlendiği, tasfiyeye konu edilen arsanın 1967 yılında satın alındığı, beş katlı binanın ise 1996 yılında inşa edildiği taraflar arasında ihtilafsız olup, arsa alınırken ve bina yaptırılırken davacının sadece geliri ile katkısının bulunduğu, başkaca kişisel malların kullanıldığının ise ispatlanamadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bozma ilamına uyulmasına rağmen davacının dava dışı miras kalan taşınmazın satımından gelen parasını dava konusu taşınmazda kullandığına dair iddialarına değer verilmesi ve katkı oranı hesabında bunun değerlendirilmesi doğru olmamıştır.
TMK’nin 4. maddesinde “Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hakim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir” ve TBK’nin 50. maddesinde de “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler” düzenlemeleri yer almaktadır. Mahkemece, bu ilkeler doğrultusunda dosya kapsamı birlikte gözetilerek, öncelikle arsa ve bina yönünden ayrı ayrı olmak üzere davacı kadının katkı oranları belirlenmelidir. Somut olayda arsanın 1967 yılında alınmış olması, binanın ise 1996 yılında yapılmış olmasına karşın tek bir katkı oranı belirlenmesi yerinde olmamıştır. Davacının belirlenecek katkı oranları ile arsa ve binanın dava tarihi itibariyle ayrı ayrı belirlenecek değerlerin çarpımı sonucu davacının taşınmaz yönünden toplam katkı payı alacağı miktarı hesaplanmalıdır. Katkı payı alacağı hesaplanırken taşınmazın dava tarihi itibariyle değeri yerine keşif tarihi itibariyle değerin esas alınması da hatalıdır. Açıklandığı şekilde eksiklik ve hatalar giderilerek oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalının yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1). bentte gösterilen nedenle reddine, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 26.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.