Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/4469 E. 2020/416 K. 21.01.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4469
KARAR NO : 2020/416
KARAR TARİHİ : 21.01.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacılar vekili, davacıların murislerinden intikal eden dört parça taşınmazın davalılar tarafından hiçbir hakka dayanmaksızın senelerdir işgal edilip kullanıldığını açıklayarak, elatmanın önlenmesini, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla geriye doğru beş yıllık 10.000,00 TL ecrimisilin faiziyle tahsilini talep etmiş, 19.02.2015 tarihli dilekçe ile elatmanın önlenmesi talebinden vazgeçtikleri bildirilmiştir. Harcını yatırmak suretiyle sundukları 15.09.2015 tarihli dilekçeyle talep miktarı 20.366,65 TL’ye arttırılmıştır.
Davalılar vekili, taşınmazda paydaş olunduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüyle 20.366,65 TL ecrimisil bedelinin 12.12.2014 hakim havale tarihli bilirkişi raporundan davacıların payları oranında ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacılara verilmesine, elatmanın önlenmesi talebi hususunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda, dava konusu dört parça taşınmaz yönünden yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş ise de Mahkemenin kabule yönelik değerlendirmesi dosya kapsamı ile örtüşmediği gibi yapılan araştırma ve incelemenin eksik olduğu, hükmün Yasa’ya aykırı düştüğü anlaşılmaktadır.
Dava konusu edilen 91, 93 ve 95 sayılı parsel sayılı taşınmazların her iki davalının, 94 parsel sayılı taşınmazın ise davalılardan … kullanımında olmadığı, dosya içeriğindeki tüm bilgi, belge ve dinlenen taraf tanık beyanları ile sabittir. Mahkemece, 91, 93 ve 95 sayılı parsellere dair talebin her iki davalı yönünden, 94 parsele dair talebin davalı … yönünden ispatlanamadığından reddi gerekirken aleyhe ecirimisile karar verilmesi hatalı olmuştur.
Dava konusu 94 parsel sayılı taşınmazın kulllanıldığı davalı … tarafından kabul edilmiş olup, tanıklarca da doğrulanmış ise de davalının savunmasında taşınmazda paydaş olduğunu ileri sürdüğü anlaşılmaktadır. Mahkemece bu savunma üzerinde gereği gibi durulmamıştır. Davalı tarafın dosyaya sunduğu evraklardan … Kadastro Mahkemesinin 1995/6 Esas, 2001/22 Karar sayılı ilam ve Yargıtay 16. HD’nin 2011/3615 Esas, 2012/7298 Karar sayılı onama ilamı incelendiğinde davalı …’in mahkeme kararı ile dava konusu 94 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğu açıktır. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaşın, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil talep etmesi mümkün ise de bunun için ön koşul intifadan mendir.
Paydaşlar arası ecrimisil davalarında kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Mahkemece, uyuşmazlıkta öncelikle intifadan men olgusu üzerinde gereği gibi durulmalı, devamında ecrimisile hükmedilecek ise hesaplama yapılırken davalının da paydaş olduğu gözetilip 94 parsel sayılı taşınmaz yönünden davacıların isteği hakkında karar verilmelidir. Bununla birlikte, 6100 sayılı HMK’nin 297/2. maddesi gereği hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekirken yazılı şekilde “davanın kabulüyle 20.366,65 TL ecrimisil bedelinin 12.12.2014 hakim havale tarihli bilirkişi raporundan davacıların payları oranında ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacılara verilmesine” şeklinde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Açıklanan yönlerden eksiklik ve hatalar giderilerek oluşacak sonuç dairesinde usul ve Yasa’ya uygun bir karar verilmek üzere hüküm bozulmuştur.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle davalılar vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 21.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.