Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/4177 E. 2019/6165 K. 19.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4177
KARAR NO : 2019/6165
KARAR TARİHİ : 19.06.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, dava konusu arsa niteliğindeki 56 ada 11 parsel sayılı taşınmazın …Vakfı adına tapuda kayıtlı olup, taşınmazın 24 m2’lik kısmının davalının işgalinde bulunduğunu ileri sürerek ecrimisil isteği ile eldeki davayı açmıştır.
Davalı, herhangi bir işgalin söz konusu olmadığını ve dava konusu yerin imar planında Boğaziçi Köprüsü TCK kamulaştırma sınırı içinde kaldığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, 2942 sayılı Kanun’un geçici 6. maddesi uyarınca kamulaştırmasız elatma nedeniyle bedel davası açılabileceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 56 ada 11 parsel sayılı taşınmazın “…Vakfı” adına tapuda kayıtlı olduğu, davalının çaplı taşınmaza kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; ecrimisil, taşınmazı haksız olarak elinde bulunduran işgalcinin, zilyet olmayan kayıt malikine ödemesi gereken bir bedeldir.
Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde 6100 sayılı HMK’nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira paraları araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilerek resen emsal araştırılmalı, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olayda, mahkemece taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılmadan karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazın tüm tedavül kayıtları (hükmen oluşan dava dosyası dahil) getirtildikten sonra uzman bilirkişiler aracılığıyla yeniden keşif icrası ile (taşınmazın imar durumu da gözetilerek) davalı … tarafından haksız bir elatmanın bulunup bulunmadığının, elatma söz konusu ise niteliğinin tereddüte mahal bırakılmayacak şekilde belirlenmesi, (var ise) müdahale edilen kısmın m2’side tespit edildikten sonra ölçekli fen bilirkişi raporunda gösterilmesi, bu şekilde taraf delillerinin toplanarak işin esanın incelenmesi ve (müdahalenin varlığı halinde) yukarıda ifade edilen ilkeler doğrultusunda belirlenecek ecrimisilin hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 19.06.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.