YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4175
KARAR NO : 2019/5114
KARAR TARİHİ : 15.05.2019
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, dava konusu 505 ada 2 parsel sayılı taşınmaza davalı tarafından elektrik trafosu inşa edilmek suretiyle müdahale edildiğini belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 15.724,00 TL ecrimisil bedelinin tahakkuk dönemi olan dönem sonlarından başlayarak kademeli yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, bilahare talebini 32.807,45 TL üzerinden ıslah etmiştir
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 19.058,80 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, taraf vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 505 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ‘Kargir Elektrik Şirketi” cinsi ile davacı adına tapuda kayıtlı olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca çekişmeli yer şehir merkezinde olup arsa vasfını taşımaktadır.
Ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçeleri bilimsel verilere ve HMK’nin 266. vd. maddelerine uygun olmalıdır.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda denetime elverişli emsal kira bedelleri karşılaştırılmadığı gibi, emsal kira sözleşmeleri üzerinden taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası tespit edilerek sonraki dönemler için ÜFE artış oranı uygulanması yerine, komşu parselin satış değeri baz alınarak hesaplama yapıldığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda bilimsel verilere uygun, hüküm vermeye ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınmamıştır.
Hâl böyle olunca, Mahkemece iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin toplanması (taraflara emsal kira sözleşmesi sunmaları için de süre ve imkan tanınmak suretiyle) mahallinde yeniden keşif yapılarak, Gayrimenkul Değerlendirme Uzmanı, Fen Bilirkişisi ve İnşaat Mühendisinden oluşan üç kişilik uzman bilirkişi heyetinden yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda, (taşınmazın büyüklüğü, niteliği, yöredeki rayiç ve çevre özellikleri de nazara alınarak) bilimsel verilere uygun, denetime elverişli şekilde ecrimisil hesabı konusunda rapor alınması, ondan sonra varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
Kabulü göre de, Mahkemece, hükmedilen ecrimisil bedeline davacının talebi gereğince ait olduğu yıllar itibariyle her dönem sonu tahakkuk tarihi itibariyle kademeli olarak belirlenen faize hükmedilmesi gerekirken, toplam ecrimisil alacağına dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 15.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi