YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4167
KARAR NO : 2019/5111
KARAR TARİHİ : 15.05.2019
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, dava konusu 688 ada 3 parsel sayılı taşınmazın müvekkili idareye ait olup 01.01.2012 tarihinden 13.04.2012 tarihine kadar davalı Belediyenin işgalinde bulunduğunu belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 25.109,00 TL ecrimisilin dönem sonundan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; genel hükümlere göre yargılama yapılıp davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm, taraf vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; ecrimisile konu 688 ada 3 parsel sayılı taşınmazın arsa cinsi ile … adına kayıtlı olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı görülmektedir.
Bir hak üzerinde uyuşmazlığa düşmüş olan iki tarafın anlaşarak, bu uyuşmazlığın çözümlenmesini özel kişi veya kişilere bırakmalarına ve uyuşmazlığın bu özel kişi veya kişiler tarafından incelenip karara bağlanmasına tahkim denir.
Kural olarak taraflar bir uyuşmazlığın çözümlenmesi için hakeme başvurmaya mecbur değildirler. Ancak, bazı hallerde bir uyuşmazlığın çözümlenmesi için hakeme başvurmak zorunludur ki; buna zorunlu tahkim denir.
Tahkimin hangi hallerde zorunlu olduğu, özel bir kanun hükmü ile belirlenir.
Mecburi tahkim hallerinden birinin düzenlendiği; 3533 Sayılı Umumi Mülhak ve Hususi Bütçelerle İdare Edilen Daireler ve Belediyelerle Sermayesinin Tamamı Devlete veya Belediye veya Hususi İdarelere Ait Daire ve Müesseseler Arasındaki İhtilafların Tahkim Yol ile Halli Hakkında Kanun’un 1. maddesi hükmünde açıkça; “Umumi, mülhak ve hususi bütçelerle idare edilen daireler ve belediyelerle sermayesinin tamamı devlete veya belediyeye veya umumi idarelere ait olan daire ve müesseseler arasında çıkan ihtilaflardan adliye mahkemelerinin vazifesi dahilinde bulunanları, bu kanunda yazılı tahkim usulüne göre halledilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
03.07.2003 tarihli 4916 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile değişik aynı Kanun’un 4. maddesi ise de; “ Katma bütçe ile idare edilen daireler, belediyeler, özel bütçe ile idare olunan veya sermayesinin tamamı Devlet, belediye veya özel idarelere ait olan daire ve müesseselerin veya bu daire ve müesseselerden biriyle ikinci maddede yazılı dairelerden biri arasında çıkan uyuşmazlıklar, bulunduğu yerin ve taşınmaza ilişkin uyuşmazlıklarda, taşınmazın aynına yönelik olanlar hariç olmak üzere o taşınmazın bulunduğu yerin ve taraflar değişik yerlerde bulunuyorlarsa davalı durumunda olan daire veya müessesenin ve davalılar birden çok olduğu takdirde bunlardan birinin bulunduğu yerin yüksek dereceli hukuk mahkemesi başkanı veya hakimi tarafından hakem sıfatıyla çözümlenir.” hükmünü içerir.
Somut olaya gelince, davacı ile davalı 3533 Sayılı Kanunun 1. maddesinde gösterilen kuruluşlardandır. Bu Kanun’un 2570 sayılı Kanun’la değişik 4. maddesi gereğince taraflar arasındaki uyuşmazlığın “Hakem” sıfatı ile çözümlenmesi gerekeceği kuşkusuzdur.
O halde; tarafların sıfatı ile 3533 sayılı Kanun’un 1. ve 4. maddeleri hükümleri dikkate alınarak uyuşmazlığın hakem sıfatı ile çözümlenmesi gerektiği gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, genel hükümlere göre incelenerek sonuca gidilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ: Davacı ve davalı vekillerinin temyiz itirazları yukarıda belirtilen nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün açıklanan nedenlere hasren 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK’un 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 15/05/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.