Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/3947 E. 2018/19084 K. 22.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3947
KARAR NO : 2018/19084
KARAR TARİHİ : 22.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR

Davacı vekili asıl davaya ilişkin dava dilekçesinde; tarafların evlilik birliği içerisinde edinmiş oldukları 5603 ada 1 parsel sayılı, üzerinde 2 katlı konut bulunan taşınmazda paydaş olduklarını, 7.7.2005 tarihinde davalının davacıyı evden kovduğunu, davalı tarafından üst katın mesken, alt katın ise kiraya verilerek kullanıldığını ileri sürerek, 7.7.2006 tarihinden 7.7.2011 tarihine kadar birikmiş 8000 TL ecrimisil bedelinin 7.7.2006 tarihinden itibaren ödenmeyen her ay için yasal faiz uygulanmak suretiyle tahsiline karar verilmesini istemiş, birleşen … Esas sayılı dosyada, 7.7.2011 ile 14.12.2012 tarihleri arası 7200 TL ecrimisil bedelinin 23.12.2013 tarihinden, 14.12.2012 ile 14.6.2014 tarihleri arası 9000 TL ecrimisil bedelinin 17.6.2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı, taşınmaz üzerinde bulunan binanın üst katı için intifadan men koşulunun oluşmadığını, alt katın ise 2006 yılından bu yana kiraya verilemediğinden boş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; asıl davada 18.956,5 TL alacağın dava tarihinden itibaren, birleşen dosyada 27/07/2011-14/12/2012 tarihleri arası için 6.542,5 TL’nin 23/12/2012 tarihinden itibaren, 14/12/2012 -14/06/2014 tarihleri arası için 7.524,00 TL alacağın 07/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.a)Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden, çekişme konusu 5603 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 110/471’er paylı olarak davacı ve davalı adlarına kayıtlı olduğu, tarafların 10/02/2011 tarihinde kesinleşen Gebze Aile Mahkemesinin … Esas, 2009/767 Karar sayılı kararı ile boşandıkları, davacı kadının evden kovulduktan sonra ailesinin yanına taşındığı, davalının taşınmazda oturmayı sürdürdüğü, davacı tarafından 7.7.2006 tarihinden itibaren dava konusu taşınmazın bir kısmında davalının oturması, bir kısmının yine davalı tarafça kiraya verilmesi sebebi ile ecrimisil isteğinde bulunarak eldeki asıl ve birleşen davaların açıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere ecrimisil, kötüniyetli zilyedin malike ödemekle yükümlü olduğu bir nevi haksız işgal tazminatıdır. Ecrimisil istemine konu olan dönemde evlilik birliği devam ettiği sürece, eşlerden birinin diğerine ait taşınmazdan yararlanması, yasal ve sosyal destek kabul edilmektedir.
Somut olayda, 7.7.2006 tarihinden boşanma kararının kesinleştiği 10.2.2011 tarihine kadar taraflar evli olup davalı aile konutu niteliğindeki taşınmazda oturmaktadır. Dolayısıyla davalının kötüniyetli olduğu ve ecrimisilden sorumlu tutulacağından söz etmenin olanağı yoktur.
Hal böyle olunca; davalının bizzat mesken olarak kullandığı kısım ile kiraya vermek suretiyle kullandığı kısım yönünden boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren ecrimisile karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile tarafların halen evli olduğu 7.7.2006 ile 10.2.2011 tarihleri arasındaki dönemlere yönelik olarak da ecrimisile hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
b) Davalının ecrimisilin hesaplanma yöntemine ve miktarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Bilindiği gibi, öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir.
(YHGK’nin 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı). 25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay’ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Öte yandan, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçeleri bilimsel verilere ve HMK’nin 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Ne var ki, somut olayda, Mahkemece hükme yeterli bir araştırma yapıldığı söylenemez. Hükme esas alınan 29.12.2014 tarihli inşaat, emlak, kadastro teknisyeni bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda; denetime elverişli emsal kira bedelleri karşılaştırılmadığı gibi, ecrimisil hesaplamasında, ilk dönem ecrimisil tutarının belirlenip, sonraki dönemler için ecrimisil değerinin, ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere hesaplanması gerekirken, 2014 yılı aylık kira değeri belirlendikten sonra geriye dönük olarak hesap edilmiş olması da doğru görülmemiştir.
Hal böyle olunca, iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin toplanması, Mahkemece gerekli görüldüğü takdirde mahallinde yeniden keşif yapılarak bilirkişilerden yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda bilimsel verilere uygun, denetime elverişli şekilde ecrimisil hesabı konusunda rapor alınması, ondan sonra varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu ile yetinilerek sonuca gidilmiş olması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 2-a ve b bentlerinde açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla HUMK’un 428.madesi uyarınca BOZULMASINA, 1.bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz iirazlarının REDDİNE, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 22.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.