Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/3941 E. 2019/11415 K. 17.12.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3941
KARAR NO : 2019/11415
KARAR TARİHİ : 17.12.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada bozma sonrası yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davacılar … ve … yönünden davanın aktif husumet yokluğundan reddine, dahili davacılar … ve … yönünden dava konusuz kaldığından, hüküm verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup, hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacılar Adil ve … vekili, 17 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binada 9 nolu dairenin davalı tarafından haksız kullanıldığını ileri sürerek el atmanın önlenmesini ve fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 7.200,00 TL ecrimisil bedelinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece verilen ilk kararda, taşınmaz üzerindeki 9 nolu daireye vaki müdahalenin men’i ile davacı …’ye teslimine, 2003 yılı Temmuz ayı ile dava tarihi olan 07.01.2005 tarihleri arası hesaplanan 18 aylık toplam 7.200,00 TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı Hamide’ye verilmesine, davacı … tarafından açılan davanın ise davacı tapuda malik olmadığından aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir. Davalı vekili tarafından temyiz itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 2009/6805 Esas, 2009/8186 Karar sayılı ilamıyla dava dilekçesinin tebliğinin ve kararın tebliği ile kesinleştirilmesinin yöntemine uygun olmadığı, davalının eldeki davada savunma hakkını kullanmadığına işaret edilerek, mahkemece yöntemi izlenmek suretiyle usulüne uygun olarak taraf teşkili sağlandıktan sonra yanların gösterecekleri kanıtların toplanması ve hasıl sonuca göre bir karar verilmek üzere hüküm davalı yararına bozulmuştur. Davacılar vekili tarafından yapılan karar düzeltme isteği de reddedilmiştir.
Davalı … vekili, bozma sonrası yapılan yargılamada davalının da tapuda paydaş olmasına rağmen taşınmaz üzerine inşa edilen binada oturabileceği bir yerin bulunmadığını açıklayarak, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece verilen ikinci kararda, davacılardan Adil’in açtığı davanın taşınmazda paydaş olmaması nedeniyle aktif dava ehliyeti bulunmadığından reddine, diğer davacı Hamide yönünden ise dava konusu arsa nitelikli taşınmaz üzerindeki kaçak ve ruhsatsız binada bir kısım paydaşların hiç yer kullanmadığı bir kısım paydaşların birden çok yer kullandığı, başka bir anlatımla tüm paydaşları bağlayan geçerli fiili bir taksimin gerçekleşmediği, keza, davacılardan …’nin taşınmazda hissedar olduğu ve dava konusu 9 numaralı daire dışında payına isabet eden 1. bodrum kattaki dükkanı da kullandığı, davalının ise paydaş olmasına rağmen hiçbir yer kullanmadığı anlaşıldığından yerinde olmayan davasının esastan reddine karar verilmiştir. Davacılar vekili tarafından temyiz itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 2013/21457 Esas, 2014/327 Karar sayılı ilamıyla, eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen belgelerden; davacı Hamide’nin taşınmazdaki payını yargılama sırasında 3. kişilere sattığı, davacıya ait payın el değiştirerek dava dışı kişiler adlarına tescil edildikleri anlaşıldığından, HMK’nin 125. maddesi gözetilerek işlem yapılması ve ondan sonra bir karar verilmesi gerektiğine işaret edilerek hüküm ikinci defa bozulmuş, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde verilen son kararda, davacı … tarafından açılan davanın aktif husumet yokluğundan reddine, davacı Hamide yargılama sırasında dava konusu taşınmaz hissesini devrettiği anlaşıldığından, men’i müdahale isteminin aktif husumet yokluğundan, ecrimisil isteminin yerinde görülmediğinden reddine, dahili davacılar … ve …’ın men’i müdahale istemi konusuz kaldığından hüküm verilmesine yer olmadığına, ecrimisil isteminin taşınmazı edinme tarihi itibarı ile reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz ediilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacılar vekilinin yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Dosya kapsamındaki bilgi, belge ve tapu kayıtlarından dava konusu 17 parseldeki 2/42 hissenin Hamide tarafından 12.09.2012 tarihinde davacılar … ve …’a satış yoluyla devredildiği anlaşılmakta olup, ikinci bozma sonrası yeni malikler adına avukatları tarafından dosyaya vekaletname sunulduğu ve yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, HMK’nin 125/2 maddesi gereğince Hamide’nin artık men’i müdahale yönünden taraf sıfatının kalmadığı gözetilmeksizin yazılı şekilde hakkında ayrıca hüküm tesis edilmesi ve tüm vekalet ücreti yargılama giderlerinin de buna göre kararlaştırılması usul ve yasaya aykırı olup hükmün bu yönden bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacılar vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1). bentte gösterilen nedenle reddine, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 17.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.