Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/3885 E. 2019/8653 K. 07.10.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3885
KARAR NO : 2019/8653
KARAR TARİHİ : 07.10.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacılar vekili, vekil edenlerinin dava konusu 105 ada 70 parsel sayılı taşınmazda herbiri 140/3360’ar hisseden olmak üzere toplam 560/3360 hissenin maliki olup sahip oldukları bu toplam hissenin yaklaşık olarak toplam 15 dönüme tekabül ettiğini, davalının ise dava konusu taşınmazda hissesinin olmadığını, buna rağmen vekil edenlerinin rızası hilafına kötüniyetli biçimde taşınmazı kullanıp tarımsal gelir elde ettiğini, bu gelirden taşınmazdaki hissesine tekabül eden kısmın müvekkillerine ödenmediğini açıklayarak davalıdan 2009 ve 2013 yılları arası dönem için fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere toplam 5.500,00 TL. ecrimisil bedelinin, dönem arası herbir yıl için hesaplanan ecrimisil bedelinin, bir sonraki yılın birinci ayının birinci gününden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, sonrasında 20.04.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile ecrimisil talep miktarını 11.222,65 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı, dava konusu 105 ada 70 parsel sayılı taşınmazı 2010 yılında, taşınmazda hissedar olan bir kısım maliklerden icarla aldığını ve parasını ödeyerek kullandığını, ayrıca 2010 ila 2014 yılları arasında taşınmazda paydaş olduğunu, dava konusu taşınmazın yüzölçüm olarak büyük bir taşınmaz olup farklı bölümlerinin tanımadığı farklı kişilerce ekilip biçildiğini bildiğini, kendisinin icar parası ödediği kısmı kullanıp davacıların taşınmazdaki paylarını kullanmadığını, davacılar tarafından taşınmazı kullanmaması hususunda kendisine herhangi bir ikazda bulunulmadığını ve dava konunu taşınmazda daha sonra kendisinin de hisse satın alıp malik durumuna geldiğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, paydaşlar arasında ecrimisil istemine ilişkindir.
Kural olarak, intifadan men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan yararlanmak isteğini davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren ya da (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali ve davaya konu taşınmazın kamu malı olması halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.02.2002 tarihli ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacıların dava konusu 105 ada 70 parsel sayılı taşınmazda paylı malik olup sahip oldukları hisselerini murisleri Emine Sayman (… kızı)’dan intikalen 21.02.2007 tarihinde edindikleri, davalının ise taşınmazdaki bir kısım paydaş maliklerden hisselerini 04.11.2010’da satış suretiyle edinip malik olduktan sonra bu hissenin hükmen satış suretiyle dava dışı …’a (… kızı) geçip … adına tescil yapıldığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda tapu kayıtlarına göre davalının 04.11.2010 tarihinde taşınmazda pay satın alarak hissedar olduğu ve sonrasında davalının tapuda kayıtlı payının hükmen satış yoluyla 23.03.2014 tarihinde dava dışı …’a intikal ettiği anlaşıldığına göre davalının dava konusu taşınmazda 04.11.2010 ile 23.03.2014 tarihleri arasında paydaş malik olduğu hususu sabittir. Hal böyleyken davalının taşınmazda paydaş olduğu dönem bakımından araştırma yapılarak intifadan men koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği hususu araştırılmadan, ecrimisil talep edilen dönem içinde davalının dava konusu taşınmazda paydaş olarak bulunduğu süre bakımından da davanın kabul edilmesi ve davalının dava konusu taşınmazdaki payının hükmen satış yoluyla 23.03.2014 tarihinde hangi gerekçeyle sona erdiği hususu araştırılmadan eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK’un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 07.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.