Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/3765 E. 2019/6291 K. 20.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3765
KARAR NO : 2019/6291
KARAR TARİHİ : 20.06.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi Ve Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, müvekkilinin dava konusu 3065 ada, 2 parsel sayılı boş arsa vasfındaki gayrimenkulün sahibi olduğunu, davalının ise komşu parseldeki iki adet siloda faaliyet gösterdiğini, davalının faaliyette bulunduğu silolara gitmek için müvekkilinin arsasını yol olarak kullanmak suretiyle tecavüzde bulunduğunu ileri sürerek, son beş yıl için 7.000.00 TL ecrimisilin her dönem için dönem sonları itibariyle işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline ve davalının müdahalesinin önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir .
Dosya içeriği ve toplanan delilerden dava konusu 2 parsel sayılı, 768 metrekare alanlı, arsa vasıflı taşınmaza davacının 23.02.2004 tarihinde imarla tam malik olduğu, … İdare Mahkemesi kararıyla imar uygulamasının iptal edildiği, taşınmazın evveliyatında 28 parsel olduğu, 28 parseli 19.06.1991 tarihinde davacının iktisap ettiği, 23.02.2004 tarihli imar uygulamasıyla muhtelif parsellerin oluştuğu, çekişmeli taşınmazın beyanlar hanesinde iptal nedeniyle … Belediyesi tarafından yeniden imar düzenlemesi yapılacağına dair şerhin bulunduğu, mahkemece dava konusu parselin imar uygulaması sonucu oluştuğu, dolayısıyla tecavüzlü durumun imar uygulamasından kaynaklandığı, bu nedenle davacı vekilinin ecrimisil talebiyle müdahalenin önlenmesi talebinin haklı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği sabittir .
Bilindiği üzere, tapu kaydının illeti ve sebebi sayılan idari işlemin iptal edilmesi halinde, bu suretle oluşan kayıtların yolsuz tescil durumuna düşeceği, öte yandan idari işlemi iptal eden İdari Yargı kararının niteliği itibariyle önceki kayıtları kendiliğinden ihyâ etmeyeceği kuşkusuzdur.
Hâl böyle olunca, imar parselinin imar işleminin iptal edilmesi sebebiyle ortadan kalktığının tespit edilmesi halinde; öncelikle geri dönüşüm veya yeni bir imar uygulaması işleminin tamamlanıp tamamlanmadığının araştırılması, kadastral parsele geri dönüşüm veya yeni bir imar uygulaması işlemi tamamlanmış ise tecavüzün hangi kadastral veya imar parseli içerisinde kaldığı ve tecavüze konu bölümle ilgili davacının bir mülkiyet hakkı olup olmadığının belirlenmesi; geri dönüşüm veya yeni bir imar uygulaması işlemine başlanmış ancak tamamlanmamış ise sonucunun beklenmesi, başlanmamış ise çekişmenin çözüme kavuşturulması açısından öncelikle taraflara imar çap kayıtlarının iptali ve kadastral parselin geometrik ve hukuki durumuna çevrilmesi bakımından dava açılması için olanak tanınması, açıldığı takdirde o davanın sonucunun beklenilmesi ve imar parselinin iptal edilerek kadastral mülkiyet durumuna dönülmesi halinde tecavüzün hangi kadastral veya imar parseli içerisinde kaldığı ve tecavüze konu bölümle ilgili davacının bir mülkiyet hakkı olup olmadığının belirlenmesi ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, hukuki dayanağı kalmayan imar kaydı üzerinden yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir .
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK’un 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 20 .06.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.