Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/3692 E. 2019/6559 K. 26.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3692
KARAR NO : 2019/6559
KARAR TARİHİ : 26.06.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı … Vakıflar 1.Bölge Müdürlüğü vekili, dava konusu 2866 ada 5 parsel sayılı taşınmazın vekil edenine ait olduğunu, davalının söz konusu taşınmaza müdahalesinin bulunduğunu açıklayarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 01.09.2011 – 31.10.2013 tarihleri arası 8.220 TL ecrimisil bedelinin davalıdan tahsili isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının davasının kısmen kabulü ile; 01/09/2011-31/12/2011 tarihleri arasındaki dönem için 1.025,36 TL, 01/01/2012 – 31/12/2012 tarihleri arasındaki dönem için 3.417,84 TL, 01/01/2013 – 31/10/2013 tarihleri arasındaki dönem için 3.000,00 TL olmak üzere dava konusu 01/09/2011 – 31/10/2013 tarihleri arasındaki dönem için toplam 7.443,20 TL haksız işgal tazminatının dönem sonlarından (tahakkuk tarihinden) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine ve davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; ecrimisile konu 2866 ada 6 parsel sayılı taşınmazın “Bahçeli Kargir Ev” cinsi ile “Mesihpaşa ve Hüseyin Efendi Vakfı” adına kayıtlı olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı görülmektedir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile hükme esas alınan bilirkişi raporundan hareketle toplam 7.443,20 TL ecrimisil alacağa hükmedilmişse de, bu karara katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK’nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı) 25.05.1938 tarihli ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtayın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık değerlendirmenin gerekçeleri bilimsel verilere ve HMK’nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayice göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Ne var ki, somut olayda, Mahkemece hükme yeterli bir araştırma yapıldığı söylenemez. Hükme esas alınan 09.12.2014 tarihli raporda, taşınmazın 2013 yılı için aylık kira gelirinin 300,00 TL olduğu tespit edilmiş, ecrimisil hesaplamasında, ilk dönem ecrimisil tutarının belirlenip, sonraki dönemler için ecrimisil değerinin, ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere hesaplanması gerekirken, geriye dönük olarak hesaplama yapılmış olması doğru olmamıştır. Hal böyle olunca, mahkemece dosyanın yeni bir bilirkişi kuruluna tevdi edilerek yukarıda açıklandığı şekilde Daire uygulamalarına uygun şekilde emsallere göre ecrimisil hesabı yapılmak üzere bilirkişi raporu alınarak usuli müktesep hak da gözetilmek suretiyle ecrimisil talebinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Mahkemece yukarıda yazılı hususlar göz ardı edilerek karar verilmiş olması doğru olmadığından hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan kararın (2) sayılı bentte açıklanan nedenle 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine, taraflarca HUMK’un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 26.06.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.