Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/3654 E. 2019/4434 K. 29.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3654
KARAR NO : 2019/4434
KARAR TARİHİ : 29.04.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi ve Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı vekili, 408. Cadde, 52/5 Ankara adresinde bulunan taşınmazın müvekkili adına kayıtlı olduğunu, vekil edeninin taşınmaza gittiğinde kiracı olduğunu söyleyen …’le karşılaştığını, Mustafa’nın taşınmazı aylık 250 TL bedelle Necip Ünlü adındaki emlakçıdan kiraladığını ve taşınmazın sahibinin … olduğunu, kira bedellerini …’a ödediğini söylediğini, müvekkilinin kira ödemelerinin kendisine yapılmasını istemesine rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek, davalıların elatmasının önlenmesini ve olay tarihinden itibaren işleyecek ecrimisil bedelinin yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalılardan …, taşınmazı 1981 tarihinde satın aldığını, halen tapu kayıt maliki olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazda taraflardan davacı … ve davalılardan … paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir.
Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.

Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 tarihli ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)
Dosya incelendiğinde, davaya konu olan 533 m2 yüzölçümlü, arsa vasıflı 41571 ada 7 parsel sayılı taşınmazın, 19/533 pay ile davalılardan … adına, 14/533 pay ile davacı … adına kayıtlı olduğu, taşınmaz üzerinde bulunan binaya ilişkin kat irtifakı ve bağımsız bölümlere ilişkin her hangi bir taksim bulunmadığı anlaşılmaktadır. Malik olan davacı paydaş tarafından dava konusu taşınmaza el atmanın önlenmesi ve ecrimisil talebinde bulunulmuştur. Her ne kadar mahkemenin red gerekçesinde tapu tahsis belgesinden söz edilmişse de, tapu tahsis belgesi sahibine sadece şahsi hak verdiği için mülkiyet hakkı karşısında bu belgenin gözetilmiş olması doğru değildir. Davacının paydaş malik olması, taşınmaz üzerinde usulüne uygun yapılmış bir fiili taksim bulunmaması, taşınmazın kira getirisi olan yerlerden olması gözetilerek Mahkemece davacının payı oranında el atmanın önlenmesine ve yine davacının payı oranında ecrimisil ödenmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile red kararı verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 29.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.