YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3540
KARAR NO : 2019/4630
KARAR TARİHİ : 06.05.2019
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, davacının 505 parsel sayılı taşınmazda tahminen 300 m² lik bir alana Düzce depreminden sonra barınması için baraka bir yapı yapmasına müsaade ettiğini, ancak davalının betonarme bir bina yapmaya kalkışınca davalı aleyhine men’i müdahale ve yapılan binanın yıkılması için aleyhine dava açıldığını, Düzce 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/84 Esas ve 2005/542 Karar sayılı, 17.06.2005 tarihli kararı ile davalının taşınmazdan men’ine ve yapılan binanın yıkılmasına karar verildiğini, bu kararın kesinleştiğini, davalının taşınmazı haksız kullanması işgali nedeniyle 5 yıllık ecrimisil bedelinin hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; evin yapılması hususunda davacı tarafın rızası olduğundan bahisle, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil istemine ilişkindir.
1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, bilindiği gibi, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere; ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır.
25.05.1938 tarihli ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay’ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve 6100 sayılı HMK’nin 266. vd. maddelerine uygun olmalıdır.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Açıklanan bu ilkeler ışığında; davalı tarafın Düzce 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan el atmanın önlenmesi davası ile fuzuli şagil durumuna düştüğü açıktır. Ancak; dava konusu evin, davalı tarafından yapıldığına dair taraflar arasında herhangi bir ihtilaf bulunmadığına göre, ecrimisil hesabının dava konusu evin getireceği kira geliri üzerinden hesaplanması doğru değildir. Taşınmazın tarla olarak kullanımı durumunda elde dilecek ürün geliri üzerinden ecrimisil hesaplaması yapılması gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının (2) nolu bentte açıklanan sebeplerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının (1) nolu bentte yazılı nedenlerle reddine, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 06/05/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.