Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/3535 E. 2019/4921 K. 13.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3535
KARAR NO : 2019/4921
KARAR TARİHİ : 13.05.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı vekili; 1890 ada, 79 parsel sayılı taşınmazın 1/2 hisse maliki..oğlu…’nin gaip olması nedeniyle; İstanbul Defterdarının kayyım olarak tayin edildiğini, davalıların haksız işgali nedeni ile 01.08.2007 tarihinden 31.12.2012 tarihine kadar şimdilik 14.701,00 TL ecrimisil alacağının (her dönem için) dönem sonlarından itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar; dava konusu edilen taşınmaza hisse malikleri olduklarını, taşınmazın tamamının 166 m2 olduğunu, bunun 55.00 m2 sinin taraflarınca kullanıldığından bahisle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili ve davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; paydaşlar arasındaki ecrimisil istemine ilişkindir.
Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere; ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır.
Hemen belirtilmelidir ki, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı veya kullanabileceği bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Açıklanan bu ilke ışığında somut olaya gelince; dosya içerisinde mevcut 13.10.2014 tarihli bilirkişi raporunun ekli krokisinde; dava konusu taşınmazda iki adet binanın mevcut olduğu ve bu binaların dışında da boş bir alanın bulunduğu görülmektedir. Mahkemece yapılması gereken, bu boş alanın davacının kullanımına uygun olup olmadığının, eğer kullanımına uygun ise davacının kullanımının davalılar tarafından engellenip engellenmediğinin tespiti iken; eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 13/05//2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.