Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/3467 E. 2018/16505 K. 01.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3467
KARAR NO : 2018/16505
KARAR TARİHİ : 01.10.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Kal Ve Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı, dava konusu 297 ada 2 parsel taşınmazın maliki olduğunu ,davalının ise sınır komşusu olduğunu, davalının taşınmazının davacı taşınmazına tecavüzlü olduğunu, davacının kendisine ait dava konusu taşınmaz üzerindeki bağımsız bölümleri yıkıp kentsel dönüşümden yararlanarak binasını yenileyeceğini, ancak davalının……ının tecavüzü nedeniyle hakkını kullanamadığını, bu nedenle davalı tarafından yapılan tecavüzün men’ini……ın yıkılarak yerin teslimini, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5000 TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren başlayacak faizi ile tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; 297 ada 1 parselin ½ hisse maliki olduğunu, davalının taşınmazını 30-35 sene önce inşa ettiğini, inşa edildiği tarihte bir müdahalenin olmadığını, taşınmazın bulunduğu mevkide 18. madde uygulamasına gidildiğini ve hissedarı olduğu taşınmazın geriye kaydırıldığı için davalının kastı olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kabulüne, davalının haklı ve geçerli bir nedeni bulunmaksızın taşkın…… yapmak suretiyle elattığı, davalı vekilince her ne kadar taşınmazın eski tarihten beridir var olduğu ve yapılan imar uygulaması ile bu duruma geldiği iddia edilmiş ise de; çaplı taşınmazda yapılan ölçümün …… ölçümler sonucunda elde edildiği, çaplı taşınmazdaki müdahalenin eski tarihli yerleşik uygulamaya dayanak da olsa müdahaleyi haklı kılmayacağı gerekçesiyle davacı taraf elatılan yerin değeri ve yıkım bedelini de harçlandırdığından, belirlenen değer üzerinden yapılan müdahalenin men’ine ve ilgili yerin Kal’ine, taleple bağlı kalınarak 5000 TL ecrimisil bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava; Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil istemine ilişkindir.
Davalı adına kayıtlı 297 ada 1 parselin imar uygulaması sonucu, 29.06.1988 tarihinde ½ hisse ile oluştuğu getirtilen tapu kayıtlarından anlaşılmaktadır.
Ne var ki, mahkemece, müdahalenin imarla oluşup oluşmadığı yönünden yeterli araştırma yapılmadığı gibi davalıların imar öncesi kadastral parselde hak sahibi olup olmadığı yeterince araştırılmamış, imar öncesi taşınmazlara ilişkin tüm kayıtlar getirtilmeden hüküm kurulmuştur.
Bilindiği üzere, yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz’ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı, üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M.K.nin 684. maddesinde açıkça vurgulanmıştır. Ancak, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın 1605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3194 sayılı imar yasasının 18. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş, bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı ya da ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.
Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır.
2981 sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik 10/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.
Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşa etmiş, imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.
Hal böyle olunca, öncelikle yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde bir araştırma yapılması,dava konusu 297 ada 2 parsel ve bitişiğindeki parsele ait tüm kayıtların tedavülleriyle getirtilerek,yerinde uygulama yapılması ve yeniden denetime elverişli uzman bilirkişilerden rapor alınması,mevcut durumun imar uygulamasıyla oluşup oluşmadığının açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davalının savunması ve getirilen tapu kayıtlarındaki durum dikkate alınmadan eksik araştırma ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca usul ve yasaya aykırı kararın BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 01.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.