Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/3437 E. 2019/4135 K. 15.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3437
KARAR NO : 2019/4135
KARAR TARİHİ : 15.04.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Kal Ve Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı vekili, davacıya babasından kalan 584, 373, 374, 581, 18 ve 12 parsel sayılı taşınmazları davalının kullandığını, 12 nolu taşınmaz üzerine muvafakat alınmaksızın ev yaptığını, diğer parselleri de ekip biçmek suretiyle kullandığını, davalının bu hususta herhangi bir ödeme yapmadığı gibi davacının kullanımını da engellediğini, davalının müdahalesinin men’ini, 12 parsel üzerindeki binanın kal’ini, taşınmazın eski hale getirilmesini, arazilerin kullanımı nedeniyle 5 yıllık ecrimisile hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacı ve davalının kardeş olduklarını, taşınmazlar için intikaller vb. harcamaların davalı tarafından yapıldığını, gayrimenkul ve paydaş sayısına bakıldığında davacı hissesine düşen kısmının yapılan harcamaları karşılamadığını, 12 parsel üzerindeki binanın tüm paydaşların rızası ile yapıldığını rızai olarak kendi aralarında bölündüğünü, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine; 417,84 TL 2014 yılı ecrimisil bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine; faiz talebi olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına; davacının geriye yönelik 5 yıllık ecrimisil talebinin davalıyı kullanımdan men ettiğine dair dosyada delil bulunmaması nedeniyle reddine; davacının 12 parseldeki müdahalenin men’i ve kal talebinin yukarıdaki gerekçe doğrultusunda reddine; davacının 18 parselle ilgili ecrimisil talebinin ise bu parseli davalının kullanmaması nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava; paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil istemine ilişkindir.
Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden, davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu; böyle bir davada, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 120/1.(1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 413.) ve 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16. maddeleri uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın, el atılan yerin ve yıkımı istenen şeyin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından ibaret olacağı kuşkusuzdur (4.3.1953 tarihli ve 10/2 sayılı İBK).
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davanın toplam 10000 TL üzerinden harç ödenmek suretiyle açıldığı, el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil yönlerinden ayrı ayrı dava değerleri belirtilmeden mahkemece de bu husus açıklattırılmadan ve buna bağlı olarak harç yatırılmadan ve yargılama sırasında da bu yönlerden harç ikmali yapılmadan davaya devam edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu, harcın alınmasını veya tamamlanmasını tarafların isteklerine bırakmayıp, anılan hususun (temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın) mahkemece kendiliğinden gözetileceğini düzenlemiş ve buyurucu nitelikteki 32. maddesinde, yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağını öngörmüştür.
Hal böyle olunca, öncelikle davada ileri sürülen isteklerden el atmanın önlenmesi yıkım ve ecrimisil istekleri ile ilgili olarak başlangıçta hangi dava için ne kadar dava değeri gösterildiğinin açıklatılması, daha sonra keşfen saptanan ya da saptanacak olan dava değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan hususlar gözardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca usul ve yasaya aykırı kararın
BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 15.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.