Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/3335 E. 2019/4360 K. 18.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3335
KARAR NO : 2019/4360
KARAR TARİHİ : 18.04.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiş olup, hükmün davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı vekili, tarafların dava konusu 162 parsel sayılı taşınmazın müşterek maliki olduklarını, davacının taşınmazdaki payının 50/109 ve hissesine düşen kısmın 5.000 metrekare olduğunu; ancak sadece 2900 metrekare alan kullandığını, dava konusu taşınmazda ev, ahır, meyve ağaçları bulunduğunu ve zirai faaliyette bulunulduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 2007 – 2008 – 2009 – 2010 – 2011 yılları için 5.000 TL ecrimisilin yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir. Karar, davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; paydaşlar arası ecrimisil istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delilerden dava konusu 162 parsel sayılı, 10900 metrekare yüzölçümlü, tarla vasıflı taşınmazda eldeki davanın tarafları ile dava dışı diğer kişilerin paydaş olduğu; davacının 50/109, davalı …’ın 885/10900, davalı …’in ise 177/10900 oranında pay maliki olduğu, davacı …’ın davaya konu taşınmazdaki hisse durumuna göre 5168,04 m² araziyi kullanması gerekirken fiilen 2796,25 m² araziyi kullandığı, hisse durumuna göre taşınmazda 2371,79 m²’lik ilave bir araziyi daha kullanması gerektiği, davalılardan …’ın davaya konu taşınmazdaki hisse oranına göre fiilen daha az bir araziyi kullandığı, diğer davalı … Alpaslan’ ın da tapudaki hisse oranından daha fazla araziyi kullandığı sabittir.
Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir.
Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 tarihli ve 2002/3-131 E., 2002/114 K. sayılı ilamı)
Somut olaya gelince; dinlenen taraf tanıkları, tarafların dava konusu taşınmazda uzun süredir fiili kullanımlarının bulunduğunu, her paydaşın kendisine düşen yeri kullandığını; ancak davacının payından az yer kullandığını, davalıların davacının fiili taksime göre uzun süredir kullandığı alana tecavüzde bulunmadığını belirtmiş olması karşısında davanın reddine hükmedilmesi gerekmekteyken, yanılgılı değerlendirmeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı …’in temyiz itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı …’a iadesine, 18 .04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.