Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/3153 E. 2018/20248 K. 17.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3153
KARAR NO : 2018/20248
KARAR TARİHİ : 17.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Haksız İşgal Tazminatı

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı … Genel Müdürlüğü vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Dava dilekçesinde, davalının mazbut vakıf olan …… Vakfına ait taşınmazı işgal ettiği ileri sürülerek 2005 ila 2010 yılları için fazlaya dair hakları saklı tutarak 81.085,00 TL, 24.04.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile talep 177.336,18 TL artırılarak toplam 258.421,18 TL ecrimisil istenmiş, mahkemece, üç farklı bilirkişi kurulundan rapor almış ve 17.03.2014 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 18.10.2006-18.10.2010 tarihleri arası hesap edilen 31.485,71 TL ecrimisil bedelinin dönem sonlarından itibaren işleyecek yasal faizi ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil (haksız işgal tazminatı) istemine ilişkindir.
Dava konusu taşınmaz … İli …… İlçesi …… Mahallesi 27780 ada 1 (imar uygulaması sonucu oluşan) parsel sayılı 3.976 m2 yüzölçümlü …… Vakfı adına kayıtlı arsa vasıflı taşınmaz olduğu fen bilirkişi raporundan anlaşılmaktadır.
Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere; ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır.
Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).25.05.1938 tarihli ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay’ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup, bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve 6100 Sayılı HMK’nin 266. vd. maddelerine uygun olmalıdır.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olaya gelince; dava konusu taşınmaz için ilk olarak … 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/301 Esas ve 2009/449 Karar sayılı dosyası ile davalının taşınmaza el atmasının önlenmesine, yıkım isteminin reddine ve 1998-2004 dönemi için toplam 10.899,70 TL ecrimisile hükmedilmiştir.
Buna göre yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde hükme esas alınan bilirkişi raporu yeterli değildir. Şöyle ki;
1. 6100 Sayılı HMK’nin 26. (1086 sayılı HUMK’un 74.) maddesine göre hakim taleple bağlıdır ve talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmedemez.
Davacının istemi; 2005 ila 2010 yıllarına yönelik olup bu dönem 01.01.2005 ila 31.12.2010 tarihlerini kapsamaktadır. Davalının zamanaşımı defi ve dava tarihi de dikkate alındığında ercimisil hesabına esas dönem 17.10.2006 ila 31.12.2010 tarihleri olmasına rağmen 18.10.2006 ila 18.10.2010 dönemi için hesaplama yapan bilirkişi raporunun hükme esas alınması,
2. Dava konusu taşınmaz için daha önce açılan ve kesinleşen dosyada davalının 2699 parsel sayılı taşınmazda el attığı binanın olduğu kısmın ise 1729 m2, toplam el atılan kısmın ise 5216 m2 tespit edilmiş olup, imar uygulaması sonucu ise 27780 ada 1 parsel sayılı taşınmazın alanının 3976 m2 olduğu, hesaplamanın bu alan üzerinden yapıldığı, fark olan 1240 m2’lik alanın davacının mülkiyetinde olup olmadığı ile davacının mülkiyetinde ise davalının el atmasının olup olmadığı tapu kayıtları getirtilip bu konuda denetime elverişli rapor alınmadan hüküm kurulması,
3. Kabule göre de;
5737 Sayılı …… Yasası’nın 3. maddesine göre mazbut ……, bu kanun uyarınca Genel Müdürlükçe (…… Genel Müdürlüğü) yönetilecek ve temsil edilecek …… ile mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin yürürlük tarihinden önce kurulmuş ve 2762 sayılı …… Kanunu gereğince …… Genel Müdürlüğünce yönetilen …… olarak tanımlanmıştır. Vakfın, …… Genel Müdürlüğü tarafından yönetilmesi var olan tüzel kişiliğine olumsuz bir etki doğurmamaktadır. …… Genel Müdürlüğü kanundan dolayı mazbut vakfın yönetimin kanuni temsil suretiyle yürütmekte olup, hak ve borçlar tüzel kişiliği olan mazbut vakıf adına doğacaktır. Dolayısı ile mülkiyeti mazbut …… Vakfı’na ait olan taşınmazın haksız kullanımından doğan alacağın vakfı adına ödenmesi gerekirken kanuni temsilci davacıya ödenmesine karar verilmesi, doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davacı ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 Sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi ve 1086 Sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 17.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.