YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3061
KARAR NO : 2019/2737
KARAR TARİHİ : 14.03.2019
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, 04/02/2013 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulü ile davalı …’in 176 ada 33 parsel sayılı taşınmaza duvar çekmek suretiyle yapmış olduğu elatmanın önlenmesine ve duvarın kal’ine; davalı …’in 34 parsele yapmış olduğu müdahalenin men’ine ve duvarın kal’ine; davalı …’in 7,88 m. uzunluğundaki duvar ve bulunduğu alan ile ilgili yapmış olduğu duvarın kal’ine, müdahalesinin men’ine karar verilmiş olup hükmün davalı … ve davalı … tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, dava konusu 176 ada, 34 parsel sayılı 657 metrekare yüzölçümlü taşınmaza davalıların duvar çekmek ve çitle çevirmek suretiyle tecavüzde bulunduklarını; yine dava konusu 176 ada, 33 parsel sayılı taşınmaza davalı … tarafından duvar çekmek suretiyle tecavüzde bulunulduğunu ileri sürerek müdahalenin men’ine ve muhdesatın kal’ine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 04/02/2013 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulü ile, davalı …’in 176 ada 33 parsel sayılı taşınmaza duvar çekmek suretiyle yapmış olduğu elatmanın önlenmesine ve duvarın kal’ine; davalı …’in 34 parsele yapmış olduğu müdahalenin men’ine ve duvarın kal’ine; davalı …’in 7,88 m. uzunluğundaki duvar ve bulunduğu alan ile ilgili yapmış olduğu duvarın kal’ine, müdahalesinin men’ine karar verilmiştir. Hüküm, davalı … ve İsmail tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; elatmanın önlenmesi ve kal istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda 20/05/2013 tarihli ve 2012/233 Esas, 2013/307 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş, davacılar tarafından karar temyiz edilmiş, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 11.12.2013 tarihli ve 2013/13837–17715 sayılı ilamı ile özetle “…Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gözetilerek 176 ada 33 parsel sayılı taşınmaza davalı …’in duvar çektiği ileri sürülmek suretiyle elatmanın önlenmesi ve yıkım talebini karşılar şekilde olumlu veya olumsuz karar verilmesi; 34 parselde davalı …’e ait 1,19 metre uzunluğunda 0.48 m²’lik ve taleple bağlı kalınarak davalı …’e ait 7,88 metre uzunluğunda duvarların bulunduğu alanlarla sınırlı olmak üzere davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.” gerekçesiyle karar bozulmuş ve mahkemece bozmaya uyularak yazılı şekilde karar verilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davalı … ve İsmail’in aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Mahkemece, 04/02/2013 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulü ile davalı …’in 176 ada 33 parsel sayılı taşınmaza duvar çekmek suretiyle yapmış olduğu elatmanın önlenmesine, ve duvarın kal’ine; davalı …’in 34 parsele yapmış olduğu müdahalenin men’ine ve duvarın kal’ine; davalı …’in 7,88 m. uzunluğundaki duvar ve bulunduğu alan ile ilgili yapmış olduğu duvarın kal’ine, müdahalesinin men’ine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 176 ada 33 ve 34 parsel sayılı taşınmazların paylı mülkiyet üzere olduğu ve dava dışı kişilerle birlikte davacıların her birinin 33 parselde 26/3641 ve 34 parselde ise 59/420, davalı …’in de 33 parselde 91/3641 hisse oranında hak sahibi oldukları, yine davalı …’in eşinin 33 parselde paydaş olduğu; davalılar Kıymet ile …’ın 33 ve 34 parselde, davalı …’in ise 34 parselde kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir haklarının bulunmadığı, davacıların paydaşı bulundukları 34 parsel sayılı taşınmaza fen bilirkişisinin 04/02/2013 tarihli raporunda gösterilen 1,19 metre uzunluğunda 0.48 m²’lik bölümüne komşu 33 parselde yapılanan davalı …’in duvar çektiği, komşu 35 parselde davalı …’e ait iki katlı binanın da 6,38 metrekarelik kısmı ile bina girişine ait 22,50 metrekarelik müştemilat ve 7,88 metre uzunluğunda duvarın tecavüzlü bulunduğu, davalı …’ın bir elatmasının olmadığı saptanmıştır.
Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Yukarıdaki açıklamalar kapsamında, dava konusu 33 parselde davalı … ve eşinin paydaş olması, davacıların taşınmazda kullandıkları alan bulunması nedeniyle 33 parselle ilgili alarak davalı …’e yönelik davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle kabule karar verilmesi doğru değildir.
3. Mahkemece, hüküm fıkrasının 2. ve 3. bentlerinde “…davalı …’in 34 parsele yapmış olduğu müdahalenin men’ine ve duvarın kal’ine; davalı …’in 7,88 m. uzunluğundaki duvar ve bulunduğu alan ile ilgili yapmış olduğu duvarın kal’ine, müdahalesinin men’ine…” ibarelerine yer verilmiştir. Bu haliyle hükmün, açık, anlaşılır ve infaz edilebilir şekilde tesis edilmediği anlaşılmaktadır. T.C. Anayasası, yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. 6100 sayılı HMK’nin 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı düzenlenmiştir. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması, tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi esastır. Bu nedenle hükmün, açık, anlaşılır, infaz edilebilir şekilde tesis edilmesi, hangi alanlara yönelik müdahalenin men’ine karar verildiğinin ve kal kapsamında kalan muhdesatların da kararda tereddüte mahal bırakmayacak şekilde gösterilmesi gerekmektedir. Ne var ki; dava konusu 34 parsel yönünden, davalılar İsmail ve Kıymet açısından mahkemece verilen kararın infaza elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
SONUÇ: Yukarıda (2-3) no’lu bentte açıklanan nedenlerle davalı …’in ve (3) no’lu bentte açıklanan nedenlerle davalı …’in temyiz itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı … ve Kıymet’in sair temyiz itirazlarının (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle reddine, HUMK’un 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 14/03/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.