Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/3031 E. 2019/977 K. 04.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3031
KARAR NO : 2019/977
KARAR TARİHİ : 04.02.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Müdahalenin Men’i Ve Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

.K.. A R A R

Davacı vekili; davacının 862 parsel sayılı taşınmaz ve üzerindeki 3 katlı binanın maliki olduğunu, davalının uzun yıllardır bu taşınmazın 1. katını kullandığını, herhangi bir bedel ödemediğini ve kendisini rahatsız ettiğini belirterek, müdahalenin menini ve 8.000 TL ecrimisil bedelinin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; süresinden sonra vermiş olduğu beyanında dava konusu yerin Hazineye ait olduğunu ve davacının zilyetliğinde olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmaz için dava tarihinden itibaren geriye dönük olarak 5 yıllık ecrimisil bedeli tespit edilerek davacının talebine göre 8.000 TL ecrimisil bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, müdahalenin meni ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK’nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1- 120-96 sayılı kararı) 25.05.1938 tarihli ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtayın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde HMK’nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olayımızda davacı, beyanında mülkiyetinin …’ye ait olup üzerindeki binanın kendisine ait olduğu tapunun beyanlar hanesinde gösterilen 862 parsel sayılı taşınmazın dava konusu dairesini uzun süreden beri oğlu davalı tarafından kullanıldığını ileri sürdüğünden davalının kullanımına davacının muvafakat ettiği kabul edilir. Ancak davacı, oğlu davalıya karşı tahliye istemiyle icra takibi başlattığında davalının kullanımına muvafakati sona ermiş olacağı için, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren ecrimisil hesaplanması gerekirken 02.02.2006 tarihinden itibaren ecrimisile hükmedilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davalının yukarıda belirtilen temyiz itirazı yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 Sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 04/02/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.