Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/3030 E. 2019/3144 K. 25.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3030
KARAR NO : 2019/3144
KARAR TARİHİ : 25.03.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı Jandarma Genel Komutanlığı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR

Davacı vekili, davacıya ait taşınmaza 6. Jandarma Tabur Komutanlığı tarafından 1994 yılından beri müdahale edildiğini, bu nedenle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000 TL ecrimisilin yasal faizi ile davalıdan tahsili talep etmiştir. Davacı vekili talebini 100.300TL olarak ıslah ettiğini beyan etmiştir.
Davalı vekili; süresinde verdiği cevap dilekçesinde dava konusu taşınmaza elatmanın olmadığını, talep edilen miktarın fahiş olduğunu, ecrimisilin zamanaşımına uğradığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; ilk kararda davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden geriye dönük olmak üzere haksız işgal nedeniyle taşınmazdan yararlanamamaktan kaynaklanan ecrimisil bedelinin 36.199,67 TL olarak tespitine davacının ıslah öncesi 10.000TL ıslah sonrası ise geri kalan 26.199,67 TL ecrimisil bedelinin değişen oranlarda faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 21.01.2010 tarihli ve 2009/17085 Esas, 2010/619 Karar sayılı ilamıyla mahkemece dosya kapsamında alınan 01.12.2008 tarihli rapora itibar edilerek dava konusu taşınmazın arsa cinsinden m2’sinin yıllık olarak 650 TL kira getirebileceği, taşınmazın tamamının yıllık kirasının 7.239 TL olacağı bu hesaplamalara göre 5 yıllık ecrimisilin 36.199 TL olacağının belirlendiği, mahkemece hak ve nesafete uygun bilirkişi raporu olduğu belirtilse de raporda buna ilişkin inceleme bulunmadığı, dava konusu taşınmazın çevresindeki taşınmazların ne şekilde gelir elde ettiği, emsal taşınmazlardan kiraya verilen varsa kira bedellerinin ne kadar olduğu araştırılarak bilirkişi raporunda net bir şekilde belirlenmesi gerektiği, emsal yerlerle kıyaslama yapılmadan hazırlanan raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı gerekçesi ile eksik inceleme ve araştırma yapıldığından bahisle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Bozma sonrasında mahkemece mahalli bilirkişilerce taşınmazın ve çevresinin tarla olarak kullanıldığının beyan edildiği, davacı tarafından da arsa olarak kullanılacağına ilişkin delil ileri sürülmediğini, çevrede emsal teşkil edecek arsa olarak kiraya verilen dava konusu taşınmaza emsal teşkil edecek bir taşınmazın bulunmadığı bilirkişilerce tarım arazisi olarak belirlenerek rapor alındığı ve bu rapora itibar edildiği gerekçesi ile davanın kısmen kabul kısmen reddine 1.649,37 TL ecrimisil bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava; ecrimisil istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarında ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK’nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)
25.05.1938 tarihli ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtayın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde HMK’nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Bu genel bilgiler ışığında somut olaya gelince; mahkemece alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki; dava konusu taşınmaz için son alınan bilirkişi raporunda taşınmaz 2. sınıf tarım arazisi olarak nitelendirilmiş olup 28.04.2015 tarihli ek bilirkişi raporunda bu vasıfla ecrimisil değerlendirmesi yapılmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak … bilirkişileri … .. 09.04.2014 tarihli bu ek raporlarında “ dava konusu taşınmaz üzerinde önceden sulu şartlarda yonca tarımı yapıldığı bu sebeple ecrimisil hesaplamasında parsel bir bütün olarak değerlendirilmiş olup sulu şartlarda yoncadan dekar başına alınabilecek verim göz önüne alınarak hesaplama yapılmıştır. 2013 yılı Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü kayıtlarına göre sulu şartlarda yetiştirilen yoncanın dekara verimi ve yaşları na göre ağaç birim fiyatları esas alınarak geriye dönük olarak 5 yıllık TÜFE enflasyon rakamlarına göre hesaplama yapılmıştır.” denilmek suretiyle 2014 yılı ecrimil tutarı belirlenerek talep yılları olan 2003, 2004, 2005, 2006, 2007 yıllarındaki enflasyonlar oranları uygulanarak 5 yıllık ecimisil hesaplaması yapılmış olup bu hesaplama Yargıtayın ve Dairemizin yerleşik içtihatlarına uygun görülmemiştir. Az yukarıda da ayrıntılı açıklandığı üzere mahkemece alınacak bilirkişi raporunun bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre her yıl için ayrı ayrı birim fiyatları ve dekara verim değerleri belirlenmelidir. Ayrıca bilirkişi raporunda enflasyon kat sayısı uygulanması da doğru görülmemiştir. Dava konusu taşınmaz tarım arazisi olup tarım arazilerine uygulanan ürün geliri yönteminde enflasyon katsayısı uygulanmamakta enflasyon katsayısı ancak kira geliri yönteminde uygulanmaktadır. O halde, mahkemece usulü müktesep haklar da gözetilmek suretiyle yukarıda açıklandığı şekilde yöntemine uygun bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik ve yetersiz bilirkişi raporunu hükme esas alarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca usul ve yasaya aykırı kararın BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK’un 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 25.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.