Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/2890 E. 2019/315 K. 14.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2890
KARAR NO : 2019/315
KARAR TARİHİ : 14.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Menfi Tespit

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı vekili; dava konusu 42226 ada 8 parsel sayılı taşınmazda davacının da davalının da tapuda malik olmadığını, davalının murisi…’ın 23/10/1993 tarihinde ölümünden sonra terekeye temsilci tayin edilmediğini,…’ın iki eşli olup çok sayıda mirasçısı olduğunu, murisin taşınmazları yönünden mirasçılar arasında çok sayıda dava bulunduğunu, davacının taşınmazdaki paydaşlığının 31/12/2003 tarihinde sona erdiğini ve taşınmazı hiçbir şekilde kullanmadığını, 20 yıl geriye dönülerek ecrimisil istenemeyeceğini, 17/06/2007 tarihinde hem malik hem de dükkan sahibinin davacının oğlu … olduğunu, davacının davalıya geçmişe dönük … 63. Noterliği’nin 30/04/2014 tarih ve 13133 yevmiye numaralı ihtarnamede bildirilen 150.000,00 TL ecrimisil borcu bulunmadığının tespiti ile %20 kötü niyet tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; davayı açmada hukuki yarar bulunmadığını, dava konusu taşınmazın davadışı kök muris…’a bedelsiz olarak verildiğini, murisin hatırı sayılır bir mal varlığı bulunduğunu, intikalin miras şirketi değil vasiyetname ile yapıldığını, taşınmazların tamamının vasiyetnamede belirtilen şahıslar adına tapuda tesciline karar verildiğini, davalı kısıtlı olduğundan vasinin vesayet makamından izin almadığı süre dava açamayacağını, vasinin kısıtlı aleyhine yaptığı işlemlerin kısıtlıyı bağlamayacağını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava şartı olan hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil alacağına ilişkin menfi tespit isteğine ilişkindir.
Davalı … adına vasii … tarafından 30.04.2014 tarih, …. yevmiye numaralı noter ihtarı ile davacı … ve davadışı … adına ihtarname gönderilmiş ve bu ihtarname üzerine muhataplardan davacı … ihtarnameye istinaden menfi tespit davası açmıştır.
İcra İflas Kanunu’nun 72. maddesi hükmüne göre; borçlu, icra takibi öncesinde ve icra takibi sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Somut olayımıza bakıldığında, davalı …’ın davacı … hakkında 30.04.2014 tarih, 13133 yevmiye numaralı ihtarı ile talep etmiş olduğu ecrimisil alacağına ilişkin icra takibinde bulunması ya da dava açması imkân dahilindedir. Menfi tespit davası açılabilmesi için çekişmeli alacakla ilgili mutlak olarak icra takibi veya dava açılması zorunlu olmayıp böyle bir tehlike veya tehdidin varlığı yeterlidir. Davacı menfi tespit davası sonucu alacağı ilamla borçlu olmadığını ya da borçlu ise borçlu olduğu miktarı kesin olarak tespit ettirip davalının takip ve dava tehdidini kesin olarak ortadan kaldıracaktır.
Bu durumda mahkemece davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğu kabul edilerek işin esası incelenip sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine göre, davalı tarafın temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 14.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.