Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/2888 E. 2019/642 K. 21.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2888
KARAR NO : 2019/642
KARAR TARİHİ : 21.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Eski Hale İade Ve Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K … A R A R

Davacı vekili, davalı şirketin halen Ekinözü ilçesi, Ambar Köyü, Potuk Ziyareti mevkiinde bulunan maden sahasında demir madeni işlettiğini, davacı vekil edeninin ise aynı madenin yakınındaki Ambar Köyü, 107 ada, 2,3 ve 14 nolu tarla vasıflı parsellerin sahibi olduğunu, davalının demir madeni sahasının işletilmesi esnasında çıkan hafriyatı herhangi bir depolama sahası belirleme gereği duymadığından çevredeki arazilere ve bu arada müvekkilin sahibi bulunduğu taşınmazlara döktüğünü, davalının haksız müdahalesi nedeniyle davacı müvekkilinin taşınmazlarından gereği gibi faydalanamadığını ve kendisine davalı tarafından ecri misil ödenmediğini, bu nedenlerle davalı şirketin davacı müvekkile ait Ekinözü ilçesi, Ambar Köyü, 107 ada, 2,3 ve 14 parsel sayılı taşınmazlara haksız ve hukuka aykırı müdahalesinin önlenmesine ve eski halin iadesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 200,00 TL. ecri misil bedelinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davanın reddini savunmuştur.
Davacı vekili 02/04/2015 tarihli ıslah dilekçesinde, el atmanın önlenmesi ve eski hale iade taleplerinden feragat ettiklerini beyan etmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davanın açıldığı tarihteki istemler el atmanın önlenmesi, eski hale iade ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nin 297. maddesinde; mahkeme kararında taraflara yükletilen görev ve verilen hakların şüphe ve tereddüt gerektirmeyecek biçimde açık olarak yazılması öngörülmüştür. Hüküm fıkrası, kararın esası olup, açık ve infazı mümkün olmalıdır. Davanın açıldığı tarihteki duruma göre hüküm fıkrasında, asıl talep ile daha sonra feragat edilen talepler hakkında, şüphe ve tereddüt gerektirmeyecek biçimde, açık olarak karar verilmelidir. O halde,mahkemece yapılacak iş; yukarıda bahsedilen ilkeler ışığında, HMK 297. madde uyarınca, davacının feragat ettiği talepleri hakkında ayrı ayrı bir karar verilmesi olmalıdır.
Bundan ayrı olarak; eldeki dosyada dava, 26/10/2010 tarihinde açılmıştır. Ancak, 22/05/2013 tarihli bilirkişi raporunda 2008-2012 yılları arasında istenebilecek toplam ecrimisil miktarı 6.886,275 TL olarak belirlenmiş ve hüküm fıkrasında da bu yıllara kapsayacak şekilde ecrimisile hükmedilmiştir.
Bilindiği üzere, ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK’nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı) 25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile Yargıtayın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup, bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Açıklanan bu hususlar ışığında; haksız işgal tazminatı niteliğindeki ecrimisil davalarında ancak dava tarihine kadar gerçekleşmiş zararın istenebileceği, dava tarihinden sonra gerçekleşmesi muhtemel zararın sonradan açılacak davanın konusunu oluşturacağı,dava tarihinden sonraki kısım için ıslahla dahi ecrimisil istenemeyeceği gözetilmeksizin dava tarihinden sonraki döneme ait ecrimisile hükmedilmesi isabetsiz olup, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 21.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.