Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/2827 E. 2019/300 K. 14.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2827
KARAR NO : 2019/300
KARAR TARİHİ : 14.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacılar vekili, dava konusu 1584 parsel maliklerinin davacılar … ve … olduklarını, dava konusu taşınmazın kiracısının ise davacı … olduğunu, davalılar … ve …’ın dava konusu taşınmazın kullanımına engel olduklarını bu nedenle 2007-2011 yılları arası için şimdilik 50000TL ecrimisilin her yıl temmuz ayının son gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep etmiştir.
Davalı …; davayı kabul etmediğini davaya konu yıllarda taşınmazı kullanmadıklarını beyan etmiştir. Diğer davalı … beyanda bulunmamıştır.
Mahkemece; davacılar … ve … yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davacı … için 2008 yılı için 1,678,38 TL’nin 31/12/2007 tarihinden itibaren, 2010 yılı için 1,392,07 TL’nin 31/12/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte olmak üzere 3,070,45 TL, davacı … için 2008 yılı için 5,035,14 TL’nin 31/12/2007 tarihinden itibaren, 2010 yılı için 4,176,23 TL’nin 31/12/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte olmak üzere toplam 9.211,38 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, davacı … yönünden açılan davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava; ecrimisil istemine ilişkindir.
1) Aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan davacılar vekilinin temyiz itirazları, dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde görülmemiştir.
2) Davacılar vekili dava dilekçesinde; dava konusu taşınmazın 2007 yılında davalılar tarafından ekilmek suretiyle kullanıldığını, hasattan sonra ise çıkan üründen verilmediğini, davalıların daha sonraki yıllarda (en son 2011 yılında olmak üzere) söz konusu gayrimenkulü ekip biçtiğini, ancak hasat edilen ürünün bedelinin davacılara verilmediğini, bu nedenle 2007, 2008, 2009, 2010, 2011 yıllarında uğradıkları zararın giderilmesi gerektiğini hasat döneminin temmuz ayı olduğunu, hükmedilecek ecrimisilin her yılın temmuz ayının son gününden itibaren faizi ile ödenmesini talep etmiştir. Yine davacı vekili tarafından verilen 22.04.2014 havale tarihli dilekçede ise davalıların 2007 yılından itibaren en son 2011 yılında olmak üzere tüm yıllar nadasa bırakılmaksızın ekildiğini, 2012 yılı ecrimisil bedelinin hesaplanmamasının doğru olmadığını en son 2011 yılında ekim yapıldığını ve 2012 yılında hasat ettiklerini, 2011 yılından kastın ekim ayı olarak anlaşılması gerektiğini, aksi halde ise bu yönde dava dilekçesini ıslah ettiğini beyan etmiştir. Görüldüğü üzere davacı vekili hesaplama yapılırken ekim yapılan yılları kastetmek suretiyle hesaplama yapılmasını talep etmiş olup mahkemenin hükme esas aldığı 18.03.2014 tarihli, 24.03.2014 havale tarihli … bilirkişi raporunda ise davacının dava dilekçesinde belirttiği yılların hasat yılları olarak dikkate alındığını ve nadasa bırakıldığı yılların da buna göre belirlendiği bir hesaplama yapıldığı anlaşılmakta olup yapılan hesaplama gerek dava dilekçesinde gerekse daha sonra verilen açıklama dilekçesinde talep edilen dönemlere ilişkin değildir. O halde Mahkemece Ekim 2007- Temmuz 2008, Ağustos 2008-Temmuz 2009, Ağustos 2009- Temmuz 2010, Ağustos 2010-Temmuz 2011, Ağustos 2011-Temmuz 2012 dönemleri için 5 yıllık ecrimisil hesaplaması yapılması gerekirken az yukarıda belirtilen bilirkişi raporundaki dönemler dikkate alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Mahkemece yapılması gereken iş; yukarıda açıklanan dönemlere ilişkin yeniden bilirkişi raporu alınarak iddia ve savunmalar çerçevesinde toplanmış ve toplanacak delillere göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda 2. bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının yukarıda 1.bentte açıklanan sebeplerle reddine, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 14.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.