YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2805
KARAR NO : 2019/824
KARAR TARİHİ : 24.01.2019
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil Alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, dava konusu 1 parsel sayılı taşınmazdaki bir kısım paydaşlar için … Defterdarının kayyım olarak atandığını, bahsi geçen taşınmazda bulunan binanın 2.katının davalılar tarafından kullanıldığını açıklayarak, 2.516 TL ecrimisil alacağının davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, davacı tarafın 16.9.2010 tarihinde kayyım olarak atandığını, bu tarihten öncesine ilişkin olarak talepte bulunamayacağını, talebin zamanaşımına uğradığını, vekil edenlerinin payından fazla yer kullandığı iddiasının doğru olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı tarafın zamanaşımı savunması gözönünde bulundurularak, davanın kısmen kabulü ile 2.180 TL ecrimisilin davalılardan alınmasına karar verilmesi üzerine; hüküm, taraf vekillerince ayrı ayrı süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil alacağı isteğine ilişkindir.
Toplanan delillere göre, davalıların haklı bir nedene dayanmadan davacıların paydaşı bulunduğu taşınmazını kullandığı saptanarak ecrimisile hükmedilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur.
Ancak, dava dilekçesinin 07/05/2013 tarihinde davalılara tebliği edildiği, davalıların ön inceleme duruşmasının yapıldığı 14/01/2014 tarihinde esasa ilişkin cevap dilekçesi sunarak zamanaşımı definde bulunduğu, yasal süreden sonra sunulan cevap dilekçesinde ve ön inceleme duruşmasında yapılan zamanaşımı savunmasına davacının açıkça muvafakat etmediği saptanmıştır.
Bilindiği üzere; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 141. maddesi; “Taraflar cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler.” hükmünü içermektedir.
Hâl böyle olunca; mahkemece, anılan bu husus gözetilmeksizin davalıların zamanaşımı savunması kabul edilerek sonuca gidilmiş olması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin harcın istek halinde ayrı ayrı temyiz edenlere iadesine 24.1.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.