Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/2800 E. 2019/559 K. 17.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2800
KARAR NO : 2019/559
KARAR TARİHİ : 17.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi Ve Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı vekili, vekil edeninin, dava konusu 11, 27, 87, 89 ve 101 parsel sayılı taşınmazların maliki olduğunu, ancak davalı tarafın taşınmazlara müdahalede bulunduğunu açıklayarak, davalı tarafın müdahalesinin menine ve 10.000 TL ecrimisil alacağının davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı taraf, 10, 89 ve 11 parsel sayılı taşınmazları kullanmadığını, 27 ve 87 parsel sayılı taşınmazlarda ise kendisinin de hissesinin bulunduğunu, davacı taraf her ne kadar taşınmazları kendi adına tescil ettirmiş ise de evveliyatında kendisinin de hakkı bulunduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, “Davalı tarafınden el atıldığı tespit edilen 101, 87, 89 ve 11 parsellere ve 27 parseldeki davacı payına davalının yaptığı el atmanın önlenmesine, 101, 87, 89 ve 11 parsel için toplam 6.000,00 TL ecrimisil bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 27 parsel sayılı taşınmaz için talep edilen ecri misil tazminatının reddine” karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin, el atmanın önlenmesi talebinin kabulüne yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalı vekilinin, ecrimisil talebine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Ecrimisil davalarında davalının uzun süreli kullanımı söz konusu ise, bu kullanıma ses çıkarmayan davacının zımni muvafakatinin var olduğu yönünde “fiili karine” oluşacağı ve bu karinenin aksi davacı tarafından kanıtlanmadıkça, ecrimisil talep edilmesinin Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceği kabul edilmektedir.

Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; yargılama sırasında dinlenilen mahalli bilirkişiler, davaya konu taşınmazların, davalı tarafından 20 yıldır uzun zamandan beri kullanıldığını beyan etmiş olup, davacının mevcut kullanıma her hangi bir şekilde karşı çıktığı hususu da ispat edilemediğine göre, davacının, taşınmazların kullanılmasına göz yumduğu, dolayısıyla davalının kullanımına zımnen muvafakat ettiği sonucuna varılmakta olup, bu durumda davacının dava tarihinden önceki kullanımı nedeniyle davalının kötüniyetli olduğunu ve ecrimisille sorumlu tutulabileceğini söyleyebilme olanağı yoktur.
Hâl böyle olunca, yukarıdaki ilkeler uyarınca, davacı tarafın ecrimisil isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazları yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı vekilinin, el atmanın önlenmesi talebinin kabulüne yönelik temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenle REDDİNE, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 17.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.