Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/2514 E. 2018/19074 K. 22.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2514
KARAR NO : 2018/19074
KARAR TARİHİ : 22.11.2018

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, karar verilmesine yer olmadığına ve kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, 1. Hukuk Dairesinin 13.06.2017 gün ve 2014/20750 Esas, 2017/3433 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Davalı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR

Davacı vekili, 1086 sayılı HUMK’un yürürlükte olduğu 16.08.2011 tarihinde açtığı davada müvekkil şirketin 406 sayılı …… Kanun’una 5189 sayılı Kanun’un 5. maddesi ile eklenen ek 33. maddesi ile kurulduğunu ve anılan madde uyarınca davalı şirkete ait taşınmaz malların protokol ile müvekkil şirkete devrinin kararlaştırıldığını, yapılan protokol ile dava konusu 874 ada 148 ve 149 parsel sayılı taşınmazların 29/12/2005 tarihinde müvekkil şirket adına tescil edildiğini, davalı şirketin kullanım hakkı devam ederken 14/11/2005 tarihinde kamu payının % 50 nin altına düşmesi nedeniyle en geç çekişmeli taşınmazları 14/11/2008 tarihinde teslim etmesi gerekirken bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini, anılan tarihten itibaren davalı şirketin haksız işgalci olduğunu ileri sürerek, 14/11/2008 tarihinden başlamak üzere çekişmeli taşınmazların tamamının boşaltıldığı tarihe kadar her ay için ayrı ayrı belirlenecek ecrimisil miktarı için şimdilik 10.000,00 TL’nin tahakkuk tarihlerinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş, 04/06/2014 tarihli dilekçesi ile fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla ecrimisil isteğini 2.047.922,00 TL’ye arttırmış ve dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasını istemiş, ayrıca asıl alacağa dava tarihine kadar işletilen 163.390,75 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı şirkete gönderdikleri çekişmeli taşınmazların 14/11/2008 tarihi itibariyle teslime hazır hale getirildiğini içeren 06/08/2010 tarihli yazıya rağmen davacı şirketin taşınmazları teslim almadığını, taşınmazların bir kısmının kiralanması için komisyon oluşturulduğunu ancak alınan kararların uygulanması için davacı şirketin iletişime geçmediğini, taşınmazların en son 03/10/2011 tarihinde teslim edilebildiğini, öte yandan eldeki dava ile ilgili 19/10/2011 tarihinde davacının banka hesabına 10.154,00 TL ödeme yapıldığını, davanın haksız açıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ‘‘10.000,00 TL asıl alacak, 154,00 TL işlemiş faiz yönünden davanın konusu kalmadığından 10.000,00 TL asıl alacak ve 154,00 TL işlemiş faiz yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 2.036.922,00-TL asıl alacak ve 163.236,75-TL işlemiş faiz alacağının davalıdan tahsiline, asıl alacağa dava tarihinden itibaren değişen ve değişecek oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına’’ karar verilmesi üzerine; hüküm, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. 1. Hukuk Dairesinin 13.06.2017 tarih ve 2014/20750 Esas, 2017/3433 Karar sayılı ilamı ile kararın ‘‘…davacının kullanımında olan 890 m2 lik yerin fabrika binası olup olmadığının aydınlatılması, her halükarda alınacak ek bilirkişi raporu ile anılan bölümün ecrimisil hesaplanırken mahsup edilmesi, hükme esas alınan 21/08/2013 tarihli ek kurul raporunda işlemiş faiz alacağı tespit edilirken avans faiz mi yoksa yasal faiz mi uygulandığı açıklattırılarak raporun denetime elverişli hale getirilmesi, öte yandan tespit edilecek ecrimisile aylık kademeli faiz işletilmesine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır…’’gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir. Davalı vekili süresi içerisinde karar düzeltme isteğinde bulunmuştur.
1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile tutanaklar münderecatına ve Yargıtay ilâmında açıklanan gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan, yerinde olmayan ve HUMK’un 440. maddesinde yazılı hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme istemi yerinde görülmemiştir.
2. Davalı vekilinin ıslaha yönelik karar düzeltme istemine gelince;
Dava, çaplı taşınmaza yönelik ecrimisil isteğine ilişkindir.
Kavram olarak ıslah; taraflardan birinin yapmış olduğu usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesidir (6100 sayılı HMK. mad. 176). Islah müessesi, dava değiştirme, başka deyişle iddia ve müdafaanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağını bertaraf eden bir imkândır. Zira bu suretle, aslında yasal itiraz ile karşılaşılabilecek olan herhangi bir taraf muamelesi, ıslah kurumu yardımı ile artık bu itirazı davet etmeksizin yapabilmektedir (…… S: Medeni Yargılama Hukuku, C.I.II.B.5, … 1992, s.534).
Islah, mahkemeye yöneltilen tek taraflı ve açık bir irade beyanı olduğundan, yasal şartları yerine getirildiği takdirde karşı tarafın ya da mahkemenin kabulüne bağlı olmaksızın yapılabilir. İddia ve savunmayı değiştirme ya da genişletme sayılmayan hallerde veya karşı tarafın genişletme ve değiştirmeye rıza gösterdiği hallerde ıslaha başvurmaya gerek olmadığı açıktır.
Davanın tamamen ıslahı mümkün olduğu gibi kısmen ıslahı da mümkündür. Ancak ıslahın yapılması zamanı bakımından Kanunda sınırlandırılmış ve HMK’nin “Islahın Zamanı ve Şekli” başlıklı 177. maddesinin 1. fıkrasında tahkikatın sona ermesine kadar ıslahın yapılabileceği düzenlenmiştir.
Somut olaya gelince; 13.05.2014 tarihli celsede; ‘‘HMK 186. maddesi gereği tahkikatın bittiği, sözlü yargılamaya geçildiği, hususunun ve bir daha ki celse belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususunun taraflara ihtarına, (ihtarat yapıldı)’’ şeklinde ara karar kurulmuştur. Davacı vekili ise, 04.06.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesindeki 10.000,00 TL ecrimisil talebini arttırarak 2.047.922,00 TL asıl alacak ile birlikte, asıl alacağa dava tarihine kadar işletilen 163.390,75 TL yasal faiz tutarının ödenmesine, 2.047.922,00 TL asıl alacağa dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi oranında temmerrrüt faizi işletilerek tahsiline karar verilmesini talep etmiş ve 05.06.2014 tarihinde 37.592,95 TL ıslah harcı yatırmıştır. Mahkemece 05.06.2014 tarihli son celsede ıslah ile attırılan dava değeri dikkate alınarak hüküm kurulmuştur. Ancak taraf vekillerinin hazır olduğu 13.05.2014 tarihli celsede tahkikatın sona erdiği bildirildiğine göre tahkikatın sona ermesinden sonra yapılan ıslah ile arttırılan miktar yönünden ret kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalıdır.

Kabule göre de; hükmedilecek ecrimisil bedellerine ait olduğu yıllar itibariyle her dönem sonu tahakkuk tarihi itibariyle kademeli olarak belirlenen faize hükmedilmesi gerektiğinden, aylık kademeli faiz işletilmesine karar verilmesi yönünde bozma yapılması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan sebeple davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kısmen kabulü ile 1. Hukuk Dairesinin 13.06.2017 tarih 2014/20750 Esas 2017/3433 Karar sayılı ilamının kaldırılmasına, 1. Hukuk Dairesinin 13.06.2017 tarih 2014/20750 Esas 2017/3433 Karar sayılı ilamının 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı vekilinin diğer karar düzeltme taleplerinin yukarıda (1) nolu bentte gösterilen sebeplerle REDDİNE ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 22.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.