Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/2297 E. 2018/17592 K. 18.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2297
KARAR NO : 2018/17592
KARAR TARİHİ : 18.10.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapulu Taşınmaza Elatmanın Önlenmesi Ve Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, elatmanın önlenmesi talebinin kabulüne, ecrimisil talebinin kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından duruşmasız olarak incelemesi ise davalılar vekillerince ayrı ayrı istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 18.10.2018 … günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacılar vekili Avukat … ve karşı taraftan temyiz eden davalılar vekili Avukat …… Pekşen geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar vekili, vekil edenlerinin maliki bulunduğu 88 parsel sayılı taşınmaza davalılar tarafından baz istasyonları, verici, direk v.s yapmak suretiyle el atıldığını ve vekil edenlerine herhangi bir bedel ödenmediğini açıklayarak, davalıların el atmasının önlenmesine ve vekil edenleri lehine ecrimisile hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan ……… A.Ş vekili, …… Muhtarlığı arazisine kurulduğunu, …… nakil hattı ve yol güzergahı için ise … isimli kişi ile sözleşme yapıldığını beyanla davanın reddini savunmuş, davalılardan …… A.Ş vekili de, …… ile yapılan sözleşme uyarınca baz istasyonu kurulduğunu, davacıların taşınmazına bir müdahalesinin bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Yapılan yargılama neticesinde, davaya konu alanların davacılara ait 88 parsel sayılı taşınmazın sınırları içinde kaldığı anlaşıldığından, Mahkemece; “Davanın kısmen kabulü ile 88 parsel sayılı taşınmaza davalıların direk dikmek suretiyle yapılan müdahalelerinin men’ne, 113,08 TL ecrimisilin davalı … …… A.Ş. ‘den alınarak, davacıların tapu kaydındaki 1/2 oranındaki hisselerine tekabül eden 56,54’er TL’nin ayrı ayrı her bir davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 185,01 TL ecrimisilin davalı ……… A.Ş.’den alınarak, davacıların tapu kaydındaki 1/2 oranındaki hisselerine tekabül eden 92,505’er TL’nin ayrı ayrı her bir davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, tapulu taşınmaza el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı…… Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK’nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı) 25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay…… Kararı ve Yargıtay’ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde HMK’nın 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olaya gelince; yapılan araştırma ve incelemenin ve hükme esas alınan bilirkişi raporunun, hüküm kurmaya yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Davalılar savunmalarında, davaya konu alanın, …… ile yapılan sözleşmelere istinaden kullanıldığını beyan ederek, sözleşmeleri dosyaya ibraz etmiş, ne var ki, yapılan yargılama sonucunda el atılan alanların davacılara ait 88 parsel sayılı taşınmazın sınırları içinde kaldığı anlaşılmıştır. Dava konusu alana ilişkin olarak ……… A.Ş ile …… arasında yapılan sözleşmede 2008 yılı için 4.750 TL, Vodafone …… A.Ş ile …… arasında yapılan sözleşmede ise 2007 yılı için 4.900 TL yıllık kira bedeli kararlaştırılmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, davalılar tarafından el atılan alanlar, sadece direklerin dikili olduğu alanlar olarak değerlendirilmek ve ürün geliri yöntemi esas alınmak suretiyle hesaplama yapılmıştır.
Oysa, az yukarıda da açıklandığı üzere, ecrimisilin, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi ve en azı kira geliri karşılığı zarar olduğu, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar, kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ve malik ya da zilyedin yoksun kaldığı faydanın (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirlediği, davalıların dava konusu alanlar için …… ile imzalamış oldukları sözleşmelerde kararlaştırılan yıllık kira bedellerinin 2007 ve 2008 yılları için 4.900 TL ve 4.750 TL olduğu, el atılan alanların sadece direklerin dikili olduğu alanlar olamayacağı, sözkonusu direklerin dikili olması nedeniyle davacıların kullanımının etkilenme biçimi hep birlikte değerlendirilmek suretiyle, uzman bilirkişi heyetinden alınacak rapora istidanen karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm tesis edilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.630,00 TL Avukatlık Ücreti’nin davalılardan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 18.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.