YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2190
KARAR NO : 2018/17184
KARAR TARİHİ : 11.10.2018
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil ve Elatmanın Önlenmesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davada elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne, ecrimisil isteminin kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 11.10.2018 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Avukat …… İnce geldi, karşı taraftan kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, vekil edeni ve davalı murisi …… Vanlıoğlu mirasçıları arasında 10.6.2004 tarihinde noterde miras taksim sözleşmesi yapıldığını, sözleşme ile 2691 parselde bulunan 7 katlı apartmanın 9, 10 ve 11 numaralı dairelerin vekil edenine bırakıldığını, taşınmazın aradan geçen zamana rağmen halen muris adına kayıtlı olduğunu, miras taksim sözleşmesine göre vekil edenine bırakılan 11 numaralı dairenin davalı tarafından uzun zamandır işgal edildiğini, vekil edeni tarafından taşınmazın boşaltılması için davalıya çekilen 14.7.2004 tarihli ihtarnameye rağmen taşınmazın boşaltılmadığını, vekil edeninin bunun üzerine davalıya 25.12.2013 tarihinde yeniden bir ihtarname çektiğini ve yine taşınmazın tahliye edilmediğini belirterek miras taksim sözleşmesi ile vekil edenine bırakılan 11 numaralı dairenin davacıya teslimini, davalının taşınmazdan tahliyesini, sözleşme tarihi olan 10.6.2004 tarihinden dava tarihine kadar 50.000 TL ecrimisilin doğduğu aylardan itibaren işleyecek reeskont faizi ile vekil edenine ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; dava konusu yerin binanın terası olup, …… dışında kalan ve …… gelir getirmeyen yer olduğunu, davacının ısrarları ile miras taksim sözleşmesine girdiğini, kaçak olduğundan elektrik ve su bağlanamayacağını, buraya davacı dahil binada oturanların fazlalıklarını koyduklarını ve kendisinin tasarrufunda olmadığını, 5 yıldan fazla ecrimisil istenemeyeceğini, istenen ecrimisilin fahiş olup dava konusu yerin çatı arasında kiralanamayan yer olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının meni müdahale davasının kabulü ile 10.06.2004-11.03.2014 tarihleri arası için hesaplanan 26.966,87 TL ecrimisil isteminin her tahakkuk dönemi sonu itibariyle işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan tüm delillerden; 2691 parsel sayılı 230.00 m² yüzölçümündeki arsa vasıflı taşınmazın davacı ve davalı murisi, davalı ve dava dışı kişiler adlarına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, henüz kat mülkiyeti veya kat irtifakının kurulmadığı, muris hissesi yönünden tarafların elbirliği ile malik oldukları, taşınmaz üzerinde 7 katlı kaçak apartman bulunduğu, davacı ve davalı ile dava dışı kardeşler arasında murisin vefatı sonrasında dava konusu kaçak binada bulunan dairelerin noterde yapılan 10.6.2004 tarihli miras taksim sözleşmesi ile paylaşıldığı, ihtilafın bu sözleşme ile davacıya bırakılan 11 numaralı daireye ilişkin olup, taşınmazın bulunduğu binadaki 10 numaralı dairede davacının oturduğu, 9 numaralı dairenin ise, davacı tarafından kiraya verildiği anlaşılmaktadır.
Çekişmeli taşınmazda kat irtifakı veya kat mülkiyeti kurulmadığından ve taşınmazın 100/280 hissesi taraflar murisi adına kayıtlı olduğundan her paydaşın payı 2691 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki apartmanın tüm bölümlerine murisin payı da dikkate alınarak, miras payı oranında yaygındır. Mahkemece, davalının dava konusu taşınmaza müdahalesinin men’ine şeklinde hüküm kurulmuş ise de; davacının dava konusu taşınmazda hissedar olan muris …… Vanlıoğlu’ndan kalan miras payı oranında müdahalesinin menine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay……… Kararı ve Yargıtay’ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar. Mahkemece davalı hakkında 10 yıllık ecrimisile hükmedilmiş ise de, bu husus doğru olmayıp; dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık ecrimisile hükmedilmesi gerekirdi.
HMK’nin 297/2. maddesi (HUMK’un 389. maddesi) gereğince; mahkemece verilen hüküm ile taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu maddeye göre; hüküm fıkrasının çok açık olması, infazı sırasında tereddüt yaratmayacak şekilde taraflara yüklenen borç ve tanınan hakları tek tek belirtmesi gerekir. Aksi halde hükmün icrası sırasında şüphe ve tereddütlerin doğmasına ve ilamın infaz edilememesine neden olur.
O halde, talep de gözetilerek, hangi dönem için kaç lira ecrimisilin tahsili gerektiğinin ve buna göre faizin başlama tarihinin hükümde açıkça belirtilmesi gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.630,00 TL Avukatlık Ücreti’nin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz eden davalıya iadesine, 11.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.