Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/2086 E. 2018/17605 K. 18.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2086
KARAR NO : 2018/17605
KARAR TARİHİ : 18.10.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalılar … ve diğerleri vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 18.10.2018 … günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalılar vekili Av. …… Kabak ve davacı vekili Av. …… Kutup geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı vekili; müvekkilinin dava konusu 127 ada 74 sayılı parseldeki taşınmazın maliki olduğunu, bu parsele komşu 75 nolu parselin maliklerinin yaptıkları iki katlı kargir binanın taşkın inşaat sebebi ile vekil edenine ait taşınmaza tecavüzünün olduğunu belirterek tecavüzün önlenmesini, tecavüz edilen kısmın kal’ini, bu talepleri yerinde görülmezse bedel karşılığı binanın vekil edeni adına temliken tescilini talep etmiştir.
Davalılar vekili; kesin hüküm nedeniyle davanın reddini, tecavüz varsa ve şartları oluştu ise tecavüz edilen kısmın vekil edenleri adına usulünce belirlenecek bedel ile tapuya tescilini talep etmiştir. Yargılama sırasında dava konusu 75 parseldeki bağımsız bölümlerin … tarafından satın alınması üzerine bu şahıs davaya dahil edilmiş, dahili davalı … vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece “kesin hüküm nedeniyle davanın reddine” ilişkin ilk kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine, 1.Hukuk Dairesi’nin 2010/6364 Karar sayılı ilamı ile “ …kesin hüküm olarak kabul edilen davadaki bilirkişi raporu mahallinde uygulanmamış, dava tarihindeki mevcut durum saptanmamıştır. Diğer taraftan, önceki davada elatma olgusunun bulunmadığı saptanmış ve buna göre karar verilmişse de, elatma olgusu yenilendikçe yeni davanın konusunu teşkil edeceği, başka bir anlatımla önceki davada elatma olgusu olmasa dahi sonradan elatma olgusu yaratılabilir…” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu davanın kabulü ile dahili davalı …’a ait … ili, …… ilçesi, …… Mah., 127 Ada, 75 Parselden davacıya ait … ili, …… ilçesi, …… Mah., 127 Ada, 74 Parsele taşan harita yüksek mühendisi krokisinde A harfi ile gösterilen davacıya ait … ili, …… ilçesi, …… Mah., 127 Ada, 74 Parsel içinde kalan 56,74 m2 yüz ölçümlü binanın kaline (yıkılmasına), bu şekilde davacıya ait 127 Ada 74 parsele 127 Ada 75 parsel maliki dahili davalı …’ın elatmasının önlenmesine, karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılar vekili ve dahili davalı vekili … vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2014/6871 Karar sayılı bozma ilamı ile önceki bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği belirtilerek, “….mahallinde 3 kişilik harita mühendisi ve bir inşaat mühendisinden oluşan bilirkişi kurulu ile tekrar keşif yapılarak … 9 Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.11.1988 tarihli 1986/116 E. 1988/916 K. sayılı dosyasında hükme esas alınan bilirkişi raporu ve ekindeki krokinin zemine yukarıdaki ilkeler gözetilerek uygulanması, anılan dosya ile eldeki dava dosyasındaki teknik bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi, o davada yapılan ölçüm tarihinden sonra taşınmaza ilâve inşaat yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi ….”gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş, mahkemece bozma ilamına uyulmuştur.
Mahkemece; yapılan yargılama sonunda bu kez, davanın kısmen kabul kısmen reddine; 127 ada 75 parselde bulunan yapının davacıya ait aynı yer 127 ada 74 parselin 56.74 m2 lik kısmına tecavüzlü olduğu belirtilerek davacıya ait parsele taşkın olan kısmın yıkılmak sureti ile davalının el atmasının önlenmesine, davalılar …, …, …, …, …, …, …, … aleyhine açılan davanın davalıların yargılama aşamasında taşınmazı dahili davalı …’a devir etmiş olmaları nedeni ile haklarında hüküm kurulmasına yer olmadığına ve davacının temliken tescil isteğinin yasal koşulları oluşmadığı nedeni ile reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılar vekili, dahili davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapulu taşınmazda elatmanın önlenmesi, kal, olmazsa temliken tescil istemine ilişkindir.
1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yazılı şekilde hüküm verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından dahili davalı ile davacı ve davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları … 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1986/116 E. 1988/916 K. sayılı dosyasındaki bilirkişi raporunu geçersiz kılan 04.11.2015 tarihli bilirkişi raporu karşısında, önceki hükmün maddi hataya dayalı olarak verilmesi karşısında kesin hüküm olarak değerlendirilemeyeceği dikkate alınarak, yerinde görülmemiştir.
2-Davacı, dava dilekçesinde elatmanın önlenmesi ve kal olmazsa temliken tescil isteminde bulunmuştur.
Terditli (kademeli) davalarda (6100 sayılı HMK 111. md), davacı aynı davalıya karşı aralarında hukuki veya ekonomik bağlantı bulunan birden fazla talebini aralarında aslilik ve fer’ilik ilişkisi kurarak aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Terditli davalardaki taleplerden biri asıl taleptir; ikincisi fer’i taleptir. Davacı, ilk önce asıl talep hakkında karar verilmesini ister, yardımcı talebini ise asıl talebin reddedilmesi ihtimali için yapar. Mahkeme de, davacının asıl talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’i talebi inceleyemez ve karara bağlayamaz.
Mahkemece davacının asıl talebi olan elatmanın önlenmesi ve kal istemi ile ilgili kabul kararı verildiğine göre; feri talep olan “temliken tescil”istemi ile ile ilgili reddine karar verilip, davalılar lehine vekalet ücreti takdiri doğru olmamıştır.
3-a)Davalıların, murislerine ait binanın 1970 li yıllarda inşa edildiğini, imar uygulamasının 1984 yılında yapıldığını, murislerinin iyiniyetli olduğunu belirtmeleri karşısında mahkemece dahili davalıya (davalılara) ait binanın kaline karar verilirken T.M.K’nin 723. maddesinin gözetilmemesi doğru olmamıştır.
b)Davalıların maliki olduğu taşkın yapının bulunduğu 127 ada 75 parseldeki bağımsız bölümler yargılama sırasında 04.11.2010 tarihinde dahili davalı …… Kaptan tarafından satın alınması nedeniyle bu kişi davaya dahil edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
6100 sayılı HMK’nin 125. maddesi hükmü; “(1) Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:
a)İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.
b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür.
Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder” şeklinde düzenlemeler getirmiştir.
O halde mahkemece yargılama giderlerinin HMK’nin 125/1-a maddesi gereğince davalılar ve dahili davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davacı vekilinin yukarıda (2) bentte , davalılar ve dahili davalı vekilinin yukarıda (3) bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüne, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yukarıda (1) bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının reddine, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.630,00 TL Avukatlık Ücreti’nin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.630,00 TL Avukatlık Ücreti’nin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine
taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 18.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.