Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/2028 E. 2018/17593 K. 18.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2028
KARAR NO : 2018/17593
KARAR TARİHİ : 18.10.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapulu Taşınmaza El Atmanın Önlenmesi ve Yıkım

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 18.10.2018 … günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat ……Sezer ile davalı vekili Avukat …… Topçu geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı vekili, vekil edeninin 3 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalının ise komşu 2 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalının 2 parsel sayılı taşınmaza yapmış olduğu yapının vekil edeninin taşınmazına ……lü olduğunu açıklayarak, el atmanın önlenmesi ve yapının kal’ine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, tarafların taşınmazları arasındaki sınırın 1960 yılından buyana hiç değişmediğini, vekil edeninin mevcut binasını 1988 yılında resmi kurumlardan izin alarak yaptığını ve taşkınlık mevcut ise TMK’nin 725.maddesinin uygulanmasını talep ettiklerini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; “Davanın kabulüne, 3 parsel sayılı taşınmaza davalının müdahalesinin önlenmesine ve bu parsel üzerine yapılan taşkın yapının yıkılmasına, davacı tarafından depo edilen 34.417,60 TL yapı bedeli yıkım ve taşıma masraflarına yönelik paranın karar kesinleştiğinde davalıya ödenmesine, …… idari kararla oluştuğundan davalının yargılama giderleriyle sorumlu tutulmamasına” ilişkin olarak verilen kararın, “……öncelikle davalının imar öncesi kadastral parselde mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının veya çekişmeye konu yer için imar öncesinde tapu tahsis belgesinin olup olmadığının araştırılması, mülkiyetten veya tapu tahsis belgesinden kaynaklanan hakkının olduğunun ve taşkınlığın imar uygulaması sonucu oluştuğunun belirlenmesi halinde yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda değerlendirme yapılması, imar öncesi hakkının bulunmadığının anlaşılması halinde ise mutlak surette elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir” gerekçesi ile Yargıtay 1.Hukuk Dairesi’nin 27.2.2014 tarih ve 2013/20711 Esas, 2014/4487 Karar sayılı ilamı ile bozulması üzerine, mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda; “Davacının kal isteminin kabulü ile; 3 parsel sayılı taşınmaza ……lü olan aynı yer 2 parselde kayıtlı taşınmazın bilirkişi raporunda gösterilen taşkın kısmının yıkılmasına, yıkımın davalı tarafından gerçekleştirilmesi halinde dosyaya depo edilen yıkım ve taşıma masraflarının davalıya ödenmesine” dair verilen karar taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, tapulu taşınmaza el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de bozma gerekleri yerine getirilmeden hüküm tesis edilmiştir.
Şöyle ki;
Bozma ilamında; “……öncelikle davalının imar öncesi kadastral parselde mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının veya çekişmeye konu yer için imar öncesinde tapu tahsis belgesinin olup olmadığının araştırılması, mülkiyetten veya tapu tahsis belgesinden kaynaklanan hakkının olduğunun ve taşkınlığın imar uygulaması sonucu oluştuğunun belirlenmesi halinde yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda değerlendirme yapılması” zorunluluğuna değinilmiştir.
Her ne kadar, mahkemenin karar gerekçesinde; “Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda yapılan araştırma ile; her iki taşınmazın geldisi olduğu bildirilen 794 parselle ilgili Kağıthane Tapu Müdürlüğünden gelen tapu kaydı ve defter örneğinden taşınmazın öncesinde maliye hazinesi adına kayıtlı olduğu ve davacıya satışının yapıldığı , davalının herhangi bir mülkiyet kaydı bulunmadığı anlaşılmıştır. Taşınmaza ilişkin ……’den getirtilen imar- işlem dosyasında da davalının zilyetliğine ilişkin bir kayıt ve tapu tahsisine rastlanmamıştır. Eski 794 parselin 2. ve 3. parsele bölündüğü … ……si şuyulandırma ……inde belirlenmiştir. ……in onaylanmamasına ilişkin …… kararı 12.01.1989 tarihlidir. Davalı inşaatı yapmak için malikten 28/03/1988’te muvafakatname almıştır. Binanın inşaatına ne zaman başlanıp bittiği belirli değildir. Ancak şuyulandırma ……indeki kararda zemine … yapılarak kroki düzenlendiği söylendiğine göre, …… hazırlanırken davalı binası yoktur. Dolayısı ile bina yapıldıktan sonraki bir uygulama ile taşkınlığın meydana geldiği kanıtlanamamıştır” şeklinde tespitlere yer verilmiş ise de, taşkınlığın imar işlemi ile oluşup oluşmadığı, davaya konu taşınmazın ne zaman yapıldığı (taraf beyanlarında bahsi geçen gecekondunun hangi tarihte yapıldığının uyuşmazlığın çözümüne bir katkısı olmayıp, halihazırdaki yapının ne zaman yapıldığı) hususu teknik bir incelemeyi gerektirdiğinden, imar öncesi ve imar sonrası tüm kayıtlar ve krokilerle birlikte, …… Başkanlığından halihazırda mevcut olan yapıya ilişkin işlem dosyasının ve yapıma ilişkin tüm kayıtların getirtilmesi, taşınmaz başında keşif yapılarak mahallinde tanıklar dinlenmek suretiyle kayıtların mahallinde uygulanması, yapının ne zaman yapıldığının, dolayısıyla taşkınlığın imar uygulaması ile oluşup oluşmadığının tespiti ile, davalının çekişmeli yeri kullanımının imar uygulamasından kaynaklanıp kaynaklanmadığının belirlenmesi, imar uygulamasından kaynaklanıyor ise çekişmeli yerde davalının imar öncesinde hukuken korunmaya değer bir hakkının bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması, toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm tesis edilmesi doğru değildir.
2-Kabule göre de, mahkeme tarafından taşkınlığın imar uygulaması ile oluşmadığının tespitine rağmen, yıkımın davalı tarafından gerçekleştirilmesi halinde dosyaya depo edilen yıkım ve taşıma masraflarının davalıya ödenmesine karar verilmesi de doğru olmamıştır.
SONUÇ: Taraf vekillerinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nin 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.630,00 TL Avukatlık Ücreti’nin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.630,00 TL Avukatlık Ücreti’nin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine ve peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine 18.10.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.