Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/2002 E. 2018/16429 K. 27.09.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2002
KARAR NO : 2018/16429
KARAR TARİHİ : 27.09.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 27/09/2018 … günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı-karşı davalı vekili Av. … geldi. Karşı taraftan TSK Güçlendirme Vakfı vekili Avukat … ile birleşen dosya davalılardan ……… vekili Av. … geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili; vekil edeninin 5838 ada 7 parselin maliki olduğunu, vekil edenine ait taşınmaza bitişik ve davalıya ait 8 nolu parselde bulunan binanın durumunun belirlenmesi amacıyla yapılan tespitte vekil edenine ait 7 parsele,davalıya ait 8 parselden 9.05 m2 tecavüz tespit edildiğini belirterek, davalının vekil edenine ait 7 parsele müdahalesinin menini,taşkın binanın kalini, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 5000.00 TL ecrimisilin ait olduğu tarihler itibariyle kanuni faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacı tarafından yapılan tespite itiraz edildiğinden bu dosyadaki raporla karar verilmesine muvafakatlerinin olmadığını, mahkemece yeniden yapılacak keşifte taşınmazın bulunduğu alanda pafta kayması olup, kadastral öncesi mevcut olan sınırlar ile pafta sınırlarının örtüşmediğinin anlaşılacağı,bu hatanın parsel maliklerinin kusurlarından değil ada içindeki binanın tarihi eser niteliği taşıması ve tarihi dokunun bozulmaması için gösterilen özen sonucunda …… elemanlarının hatasından ve aynı zamanda tüm parsellerde mevut olan kaymanın adadaki yapıların tarihi özellik taşıması ve 1.derecede sit alanı içinde kalması ve dolayısıyla mevcut kadastral çalışmalar öncesi sınırlara itibar edilmeyip adaya mahsus hazırlanan pafta uyarınca parsel oluşturulmasından ve bu parselizasyona herkesin yasa gereği rıza göstermesi ile ortaya çıkan bir durumdan kaynaklandığı, davacının iddia ettiği bir tecavüz varsa bu tecavüzün yeni olmadığı,ada ve parseldeki yapılaşmanın en az 100-200 yıllık olduğu, o tarihten beri eski ve yeni malikleri tarafından nizasız fasılasız kullanıldığı, davacının kötüniyetli olup, tecavüzün önlenmesi ve yıkım kararı verildiğinde tarihi doku bozulacağından eski eserleri koruma kanununa göre kararın uygulanmasına fiilen imkan olmadığı, tüm adadaki parseller kaydığından uyuşmazlığın mahkemece değil, 2859 Sayılı yasa gereği davacının …… müdürlüğüne müracaat etmesi ile çözüleceğinin gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı vekil tarafından, davacı ve 5838 ada 1,2,3,4,5,6,7,8,9,10,11,12,13 parsel maliklerine karşı açılan muarazanın giderilmesi talepli karşı davaların asıl dosya ile birleştirilmesine karar verilmiş,birleşen dosyalarda davalı vekilleri haklarında açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davacının giderilmesini talep ettiği tecavüzlerinin sebebinin …… hatası veya pafta kayması olmadığı, bölgede çıkan yangında yanan binaların yerine sonradan yapılan binaların parsellerin içine hatalı olarak inşa edilmesinden kaynaklandığı,uyuşmazlığın çözümü için …… müdürlüğünün çalışmalar yapıp husumetin idari yoldan hallinin gerektiği, parsel maliklerinin fazla kullanımları bulunmadığı, yıkımın söz konusu olamayacağı gerekçesiyle asıl ve karşı davanın ayrı ayrı reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı-karşı davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmiştir.
Dava, tapulu taşınmazda elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil istemine ilişkindir.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre yazılı şekilde hüküm verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından dava konusu taşınmazın 1.derecede sit alanında bulunan ……… bünyesinde olması da dikkate alınarak 2863 Sayılı Kanun’un 9. maddesi gereğince davacı vekilinin kal isteminin reddine ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Davacı vekilinin ecrimisile yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere; ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır.
Tarihi, arkeolojik veya sanat değeri olup eski devirlerden günümüze intikal eden ya da ileride böyle değerleri taşıyacağı kesin ve mutlak olan sayıca sınırlı mallar korunması gerekli kültür varlığı sayılırlar.
Uyuşmazlığa konu parselin bulunduğu ……… Han’ın 15.yy ikinci yarısında inşa edildiği, 1958 yılında … ……ve Hanlar Bölgesinde çıkan yangın sonucu batı bölümü ile kısmen kuzey bölümünün ayakta kaldığı,yanan bölümlerinin yeniden inşa edildiği, ………n, …………… Kurulu Başkanlığının 09.07.1977 tarihli kararıyla korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edildiği, …… Müdürlüğünün yazısına göre ise söz konusu yere ait …… çalışmalarının 1935 yılında kesinleştiği, tesis ……sundaki binaların konumu ile yenileme paftasındaki binaların konumları arasındaki farklılığın tesis ……sundan sonra bölgede çıkan yangında yanan yerlerin yerine sonradan yapılan binaların parsellerin içerisine hatalı olarak inşa edilmesinden kaynaklandığı anlaşılmıştır.
O halde dava konusu taşınmazların ve taşınmazdaki binaların mevcut durumu bölgede 1958 tarihinde çıkan yangından sonra inşa edilen yapıların parsel içerisine hatalı olarak inşa edilmesinden sonra kaynaklanmakta ise de; 1977 yılında kurul tarafından taşınmazın korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmesi karşısında dava konusu yapıların kurulun izni ve denetimi ile yapıldığı,bu halde de yapı maliklerinin kötüniyetli olmadıkları sonuç ve kanaatine varılmakla ecrimisil isteminin reddine ilişkin kararda bir isabetsizlik yoktur. Davacı vekilinin ecrimisile yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3-Davacı vekilinin elatmanın önlenmesi isteminin reddine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Hemen belirtilmelidir ki; Türk Medeni Kanunu’nun 683. maddesi uyarınca şey üzerinde mülkiyet hakkı sahibi, hukuk düzeninin sınırları içerisinde kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkilerine sahip olup malını haksız olarak elinde bulunduran kişiye karşı her türlü elatmanın önlenmesi davası açılabilir.
2863 sayılı Kanun’un 9. maddesine göre; ”Koruma Yüksek Kurulunun ilke kararları çerçevesinde koruma bölge kurullarınca alınan kararlara aykırı olarak, korunması gerekli kültür ve tabiat varlıkları ve koruma alanları ile sit alanlarında……… müdahalede bulunulamaz, bunlar yeniden kullanıma açılamaz veya değiştirilemez. Esaslı onarım, inşaat, tesisat, kısmen vaya tamamen yıkma, yakma, kazı veya benzeri işler……… müdahale sayılır.” Aynı Kanunun 10. maddesine göre; ”Her kimin mülkiyetinde veya idaresinde olursa olsun, taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunmasını sağlamak için gerekli tedbirler almak, aldırmak ve bunların her türlü denetimine yapmak veya kamu kurum ve kuruluşları ile belediyeler ve valiliklere yaptırmak,……… Bakanlığına aittir.” Korunması Gerekli ………Yapı Esasları ve Denetimine Dair Yönetmelik’in 11. maddesine göre ise; ”Koruma Bölge Kurulu,taşınmaz kültür varlığı parsellerinde, ………mahiyetlerini etkilemeyecek şekilde ayrılma ve birleştirilmelerine izin vermeye yetkilidir” denilmiştir. Belirtilen yasa ve yönetmelik hükümleri çerçevesinde tarafların bu şekilde kurula başvuruda bulunduklarına dair bilgi ve belge dosyada bulunmadığına göre, davacı-karşı davalının mülkiyet hakkı karşısında; İcra ve İflas Kanunu’nun 30. maddesi hükümleri de gözetilerek elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davacı-karşı davalı … vekilinin yukarıda (1) ve (2) bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazları yerinde olmadığından reddine, davacı-karşı davalı vekilinin yukarıda (3) bentte açıklanan nedenlerle elatmanın önlenmesi isteminin reddine ilişkin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüne, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 27.09.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.