Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/1985 E. 2018/16363 K. 26.09.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1985
KARAR NO : 2018/16363
KARAR TARİHİ : 26.09.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve duruşmasız olarak davalılar vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 26.09.2018 … günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat … geldi, karşı taraftan gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR

Davacı vekili, vekil edeninin, 268 ada 102 parsel sayılı taşınmazı 1999 yılında davalı …’ten satın alarak davalılara kiraladığını ancak davalılar tarafından kira ilişkisinin inkar edildiğini ileri sürerek davalıların haksız işgali nedeniyle müdahalelerinin menine, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile dava tarihinden geriye dönük 5 yıllık ecrimisil bedeli olarak 70.000 TL’nin tahakkuk tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizleriyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/280 Esas sayılı dosyası ile görülen menfi tespit davası ile vekil edenlerinin borçlu olmadığının tespitine karar verildiğini, kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uymak suretiyle yapılan yargılama neticesinde, yargılama devam ederken davaya konu taşınmazın el değiştirdiği gerekçesiyle meni müdahale talebi yönünden davanın HMK’nin 115/2 maddesi gereğince aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, ecrimisil talebinin kısmen kabulü ile, 6.2.2007-6.2.2012 tarihleri arasında tespit edilen toplam 23.219 TL ecrimisil bedelinin her dönem sonu tahakkuk tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesi üzerine, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesinin görev yönünden reddine dair ilk hüküm; davacı vekilinin temyizi üzerine, (kapatılan) 6. Hukuk Dairesi’nin 2012/15308 Esas, 2013/8153 Karar sayılı ilamı ile özet olarak; “Esasen taraflar arasında daha önce icra mahkemesinde görülüp sonuçlanan itirazın kaldırılması davasında taraflar arasında kiracılık ilişkisinin bulunmadığı benimsenmiştir. Davacının men’i müdahale ve ecrimisil isterken, ecrimisil talebini sözlü kiraya benzetmesinin sonucu etkiler bir yönü de yoktur. Bu durumda, görevli mahkeme 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesine göre Asliye Hukuk Mahkemesi olup, mahkemece davanın esasının incelenmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesi doğru değildir.” gereğine işaret edilmek suretiyle hüküm bozulmuş, bozma ilamına uyulduktan sonra yukarıda yazılı şekilde karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz olunmuştur.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre davalılar vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Dava, çaplı taşınmazda elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere; ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır.
Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25.02.2004 günlü ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
25.05.1938 tarihli ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay’ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve 6100 sayılı HMK’nin 266. vd. maddelerine uygun olmalıdır.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.

Somut olaya gelince; davaya konu 569 ada 102 parsel sayılı (eski 268 ada 102 parsel) taşınmazın 4317,00m2 yüzölçümünde arsa vasfıyla satış nedenine dayalı olarak 10.5.1999 tarihinde davacı adına tescil edildiği, yargılama devam ederken 18.2.2015 tarihinde dava dışı 3. kişiye devredildiği, her ne kadar taşınmaz 3. kişiye devredilmiş ise de, davacının davaya konu dönemlere ilişkin ecrimisil talep etme hakkının devam ettiği anlaşılmıştır.
Toplanan deliller ve dosya kapsamından, davacı tarafın dava dilekçesinde, davalılar tarafından taşınmazın 403 m2 ‘lik alanının araç park yeri, 844 m2’lik yerin ise tuğla ve mermer stok yeri olarak kullandıklarını belirterek ve 27.5.2010 tarihli fen memuru Memduh Gülhan tarafından hazırlanan kroki de eklenmek suretiyle (Krokide A ve B harfleri ile gösterilen kısımlar yönünden) davalıların müdahalelerinin men’i ve ecrimisil talebinde bulunduğu, … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/7 D.iş dosyasında tanzim edilen teknik bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın araba park yeri olarak kullanılan kısmının 783 m2 olduğunun, yine … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/75 D.iş dosyasında tanzim edilen bilirkişi raporunda, taşınmaz üzerine park edilen araçlar yanında, moloz yığınlarının döküldüğünün tespit edildiği, eldeki davada mahallinde yapılan keşif neticesinde ise inşaat, fen, emlak bilirkişiler tarafından tanzim edilen 28.5.2015 havale tarihli ek bilirkişi raporunda müdahale edilen alanın 783 m2 olarak kabul edilerek, bu alan üzerinden ecrimisil hesaplaması yapıldığı, keşif mahallinde dinlenen bir kısım tanıkların, davaya konu yerin davalı tarafından araç park yeri ve malzeme koyma yeri olarak kullandığını beyan ettikleri görülmüştür.
Davaya konu taşınmazın, davalılar tarafından davacıya satılmasından sonra da kullanıma devam edildiği, … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/7 D.iş ve 2014/75 D.iş dosyaları ve tanık beyanları gözönünde bulundurulduğunda, davacının dava dilekçesinde belirttiği alanların davalılar tarafından işgal edildiğinin belirlenmesi karşısında, davacının talebi doğrultusunda müdahale edilen alanın 403 m2 ‘lik alanının araç park yeri, 844 m2’lik yerin ise tuğla ve mermer stok yeri olduğu kabul edilerek, bu alanlar üzerinden ecrimisil hesaplanması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK’un Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalılar vekili ile davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle REDDİNE, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.630,00 TL Avukatlık Ücreti’nin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine,
taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 396,52 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1.189,56 Tl harcın davalılardan alınmasına, peşin harcın da istek halinde davacıya iadesine, 26/09/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

NE Karşılaştırıldı