Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/1982 E. 2018/16360 K. 26.09.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1982
KARAR NO : 2018/16360
KARAR TARİHİ : 26.09.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 26.09.2018 …… günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü taraflardan gelen olmadığından incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildi. Temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR

Davacılar vekili, ortak mirasbırakanlar … ( 909,927,938,1081) ile …… Kısacık adlarına kayıtlı ( 292 ve 1656) parsel sayılı taşınmazların davalı tarafından kullanıldığını, taşınmazlar hakkında ortaklığın giderilmesi davası açıldığını ileri sürerek davacıların payına tekabül eden kısımlar için dava tarihinden geriye dönük 5 yıllık ecrimisil bedelinin tespiti ile, değerin belirlendiği anda arttırılmak üzere 909 parsel için 7500,00 TL, 927 parsel için 2000,00 TL, 938 parsel için 3000,00 TL, 1081 parsel için 8000,00 TL, 292 parsel için 2000,00 TL, 1656 parsel için 2500,00 TL toplam 25.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıların veraset ilamları ve tapu kayıtlarındaki payları oranında fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davaya konu taşınmazları kendi payı oranında kullandığını ve davacıların kullanımına engel olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuş, yargılama sırasında ölümü üzerine, mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 292 parsel yönünden açılan davanın reddine, 1656, 909, 927, 938, 1081 parseller yönünden davanın kabulü ile, 27.628,47 TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan alınarak davacılara verilmesine karar verilmesi üzerine hüküm bir kısım dahili davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı veya kullanabileceği bir kısım yer varsa ve maddi zararı yoksa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali ve davaya konu taşınmazın kamu malı olması halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı).
Somut olaya gelince; Mahkemece her ne kadar doğal ürün veren taşınmazlar için paydaşlar arası intifadan men koşulunun aranmayacağı ayrıca intifadan men koşulunu sağlayan ortaklığın giderilmesi davalarının önceden açıldığı gerekçeleriyle davacıların hisselerine düşen 5 yıllık ecrimisil bedelinin tahsiline karar verilmiş ise de, hakkında kabul kararı verilen 1656, 909, 927, 938, 1081 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının incelenmesinde sulu tarla vasfında oldukları, doğal ürün veren taşınmaz niteliğinde bulunmadıkları, 909, 927, 938 ve 1081 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki ortaklığın giderilmesi davasının (……… Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2009/567 Esas, 2010/5 Karar sayılı dosyası) 8.7.2009 tarihinde , 1656 ve 292 parsel sayılı taşınmazlar hakkındakinin ise (aynı Mahkemenin 2012/227 Esas, 2016/21 Karar sayılı dosyası) 1.10.2012 tarihinde açıldığı, bu tarihlerden önce intifadan men koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin şüpheye yer bırakmayacak şekilde araştırılmadan dava tarihinden geriye 5 yıllık ecrimisil bedeline hükmedildiği görülmüştür.
Öte yandan,ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve 6100 sayılı HMK’nin 266. vd. maddelerine uygun olmalıdır.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Eldeki davada hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm vermeye elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu, ekildiği bildirilen ürünlerin birim fiyatları ve dekara verim değerleri, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı sorulup, resmi veriler dosyaya konulmamış, resmi ve bilimsel dayanaklar denetime elverişli olacak şekilde gösterilmemiştir.
Hal böyle olunca, Mahkemece yeniden konusunda uzman bilirkişiler eşliğinde keşif yapılarak, yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca araştırma ve inceleme yapılması, taşınmazlar hakkındaki ortaklığın giderilmesi davalarının dava tarihleri de gözönünde bulundurularak intifadan men koşunun gerçekleştiği tarihten itibaren davacıların payları oranında belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerikirken bu hususlar göz ardı edilerek ve yetersiz bilirkişi raporu ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yine kabule göre de, HMK 26/1. maddesi; “Hakim, tarafların talep sonuçları ile bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmünü içermektedir. Davacılar vekili dava tarihinden geriye 5 yıllık ecrimisil bedelinin fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 25.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini istemiştir. Mahkemece, her dönem sonu olmak üzere dava tarihine kadar faiz uygulanarak belirlenen 27.628,47 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş olması sebebiyle davacının talebi aşılmış ve faize faiz yürütülmesi de doğru olmamıştır.
SONUÇ: Bir kısım dahili davalılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK.nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 26.09.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.