Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2018/16323 E. 2019/6823 K. 02.07.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/16323
KARAR NO : 2019/6823
KARAR TARİHİ : 02.07.2019

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada bozma sonrası yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR

Davacı … vekili, evlilik birliği içinde davacının ziynetlerinin bozdurulması ve takı eşyası yapıp pazarda satarak elde ettiği gelirlerle katkıda bulunarak, davalı erkek adına bir adet mesken satın alındığını açıklayarak, yarı orandaki katkı payı alacağının davalıdan tahsilini talep etmiş, harcını yatırmak suretiyle sundukları 08.10.2012 tarihli dilekçe ile dava değeri 75.000,00 TL olarak bildirilmiştir.
Davalı … vekili, meskenin edinilmesinde davacının hiçbir katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, usulüne uygun süresinde dava açılmadığından karar verilmesine yer olmadığına dair ilk karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairenin 2014/23129 Esas 2015/12145 karar sayılı ilamıyla boşanma dosyasından tefrik edildikten sonra ayrı esasa kaydedilen mal rejiminin tasfiyesine ilişkin dava ile ilgili harcın Mahkemece verilen ihtaratlı kesin süre içerisinde davacı tarafça yatırılmamış ise de; ön inceleme aşamasında Mahkemece davacıya tekrar tanınan süre içerisinde tamamlanmış olduğu, devamında yaklaşık iki sene yargılamaya devam edildiği, bu aşamadan sonra usulden ret kararı verilmesinin hakkaniyete uygun olmadığı gibi harç noksanlığının usulden ret sebebi olmadığına işaret edilerek hüküm bozulmuştur. Davalı vekili tarafından yapılan karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde Mahkemece, davacının evle ilgili katkı payı alacağı olarak 30.000,00 TL’lik davasının kabulüne, fazla talebin reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre davacı vekilinin tüm ve davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 s.lı HMK mad. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacağı isteğine ilişkindir.
01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM mad. 170). TKM’de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak “katkı payı alacağı” hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK mad. 544, TBK mad. 646).
Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM mad. 186/1). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (TKM mad. 189). Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir.
Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala, düzenli gelir dışındaki diğer malvarlığı (ziynet, miras, bağış vs gibi) ile toplu katkıda bulunulduğu iddia edildiğinde; katkıda kullanılan malvarlığı değerinin, tasfiyeye konu malın satın alma tarihindeki bedelinin tamamı karşısındaki oranı saptanarak, bulunan bu katkı oranının, tasfiyeye konu malın dava tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle, davacı eşin katkı payı alacak miktarı belirlenir.
Bu açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, öncelikle katkıda kullanılan malvarlığının (ziynet, miras, bağış vs) katkı tarihindeki parasal değeri ile tasfiyesi istenen malın hem satın alma bedeli hem de dava tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri ayrı ayrı tespit edilmelidir. Sözü edilen değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için, gerek görülmesi durumunda konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır. Tasfiyeye konu birden fazla malın bulunması durumunda, her biri için aynı yöntem uygulanır.
Somut olaya gelince; eşler, 19.06.1980 tarihinde evlenmiş, 13.03.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 11.11.2011 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM mad. 170.), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı Yasa 10, TMK mad. 202/1). Tasfiyeye konu 14 nolu mesken, eşler arasında mal ayrılığının rejiminin geçerli olduğu 26.07.1990 tarihinde satın alınarak davalı eş adına tescil edilmiştir. Davacı kadın ziynetlerini vermek ve çalışarak elde ettiği gelirler ile katkıda bulunduğunu iddia etmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (4721 s.lı TMK mad. 179).
Dosya kapsamındaki bilgi, belge, toplanan deliller, taraf ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde davacı kadının mesken alımı öncesinde çalışarak sürekli ve düzenli gelir elde ettiği hususunun ispatlanamadığı anlaşılmakta olup, bu yönün hesaplamada dikkate alınmaması ve sadece ziynetlerle katkının kabul edilip hesaplama yapılması yerinde olmuştur. Ne var ki hükme esas alınan bilirkişi raporu incelendiğinde, katkıya esas alınan ziynetlerin miktarı ve meskenin edinme tarihi itibariyle değeri konusundaki tespitlerin dosya kapsamına uygun düşmediği anlaşılmaktadır. Davacının, meskenin bir kısım ödemesi için senetler imzalandığı iddiası, davalının savunması ve meskenin bir kısmının peşin bir kısmın taksitle alındığını gösterir tapu senedi dikkate alındığında meskenin edinme tarihindeki değerinin 16.000.000,00 eTL olduğunun kabulü gerekirken bu miktar yerine 20.000.000,00 eTL değerin hesaplamaya esas alınması hatalı olmuştur. Bununla birlikte dosya kapsamında davalının da kabulünde olan 4 adet bilezik dışında ziynetlerin varlığı ve bozdurulduğunun davacı tarafça ispatlanamadığı sabittir. Hükme esas alınan raporda sadece bu ziynetler üzerinden oranlama yapılması gerekirken, davacının beyanında geçen meblağın doğrudan oranlamada kullanılması yerinde olmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş, öncelikle 4 adet bileziğin meskenin edinme tarihindeki toplam değerinin tespit edilmesi, bu değerin (meskenin edinme tarihindeki değeri) 16.000.000,00 eTL ile oranlanması sonucu davacı kadının katkı oranı belirlenmesi, katkı oranının, meskenin dava tarihindeki değeriyle çarpılmak suretiyle davacının katkı payı alacağının hesaplanması olmalıdır. İzah edilen eksiklik ve hatalar giderilip, temyiz edenin sıfatı da gözetilerek, oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekilinin tüm ve davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1). bentte gösterilen nedenle reddine, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 44,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile artan 467,93 TL’nin davacıya iadesine, peşin harcın istek halinde davalıya iadesine 02.07.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.